81 Askerimizi Şehit Verdiğimiz Dumlupınar Faciası'nın Üzerinden 66 Yıl Geçti

PAYLAŞ
TAKİP ET Google News ile Takip Et
Artı Siirt Haber - Yahya Kara

Denizcilik tarihimizin en kara günlerinden biri 4 Nisan 1953’te Çanakkale Boğazı’nda yaşandı.

Marshall Yardımı çerçevesinde Türkiye’ye verilen Dumlupınar denizaltısı, Nara Burnu’nda gecenin koyu karanlığında İsveç bandıralı Naboland şilebi ile çarpışıp battı. Kurtarma çalışmaları sonuç vermedi, denizaltıda 81 denizcimiz şehit oldu.

Çanakkale Boğazı’nda 4 Nisan 1953’te Nara Burnu önlerinde İsveç bayraklı Naboland ile çatıştıktan sonra batan Dumlupınar denizaltısında şehit olan 81 denizci, facianın 66. yılında Çanakkale ve Gölcük'te düzenlenen törenlerle anıldı.

Nara Barbaros Şehitliği’nde yapılan törende, şehit denizciler anısına TCG 1. İnönü denizaltısından batığın bulunduğu noktaya çelenk bırakıldı.  

Tarihin tozlu sayfalarından:
4 NİSAN DUMLUPINAR FACİASI

DumlupınarBalao sınıfı dizel-elektrikli, modern bir denizaltıydı. ABD'de 23 Nisan 1944’te “Blover” adıyla denize indirilmiş, 6 yıl süreyle Amerikan donanmasında görev yaptıktan sonra Marshall Yardımı çerçevesinde Çanakkale (Bumber) denizaltısı ile birlikte Türkiye’ye verilmişti.

9 Aralık 1950’de Türk donanmasına katılan denizaltıya Dumlupınar adı konmuştu. 95 metre uzunluğundaki denizaltı, su altında 14 knot hız yapabiliyordu.

KADERİNDE TALİHSİZLİK VAR

Zamanına göre son teknolojiye sahipti ama talihsizlik Dumlupınar’ın peşini hiç bırakmamıştı.

Amerikan donanmasındayken, Panama’ya yaptığı ilk seferinde sis ve kötü hava koşulları nedeniyle bir Amerikan devriyesi ile çarpışıp son anda batmaktan kurtulmuşII. Dünya Savaşı süresince tek düşman gemisi bile batırmayı başaramamıştı.

1953 yılının Mart ayında NATOAkdeniz’de büyük çapta bir tatbikat yapacaktı. Dumlupınar bu tatbikata 1. İnönü denizaltısı ile birlikte katıldı.

Birkaç gün süren başarılı tatbikat sonrasında Dumlupınar ve 1. İnönü denizaltısı Gölcük’teki üslerine geri dönüyorlardı. 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece Dumlupınar denizaltısı, 1. İnönü denizaltısının arızalanıp geri kalması üzerine Çanakkale Boğazı‘na yalnız girdi.

İLK SEFERİNDEKİ SİS YİNE ETRAFINI SARDI

Köprü üstünde, içlerinde denizaltı komutanı Kd. Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu’nun da bulunduğu 7 kişi vardı.

Yolculuk Nara Burnu açıklarına gelinceye kadar normal bir şekilde geçiyor, dönüş limanı Gölcük her an biraz daha yaklaşıyordu.

Tıpkı ilk seferindeki gibi yine sis çökmüşgörüş mesafesi oldukça kısalmıştıNATO tatbikatı nedeniyle iki gün boyunca sürekli suyun altında kalan mürettebat çok yorgundu. O yüzden Köprü üstündekiler, karanlığın içinde bir anda beliren ve üzerlerine gelen dev gölgeyi çok geç fark etmişlerdi.

Ege’ye açılmak için Çanakkale Boğazı’ndan geçen İsveç bandıralı Naboland şilebi, daha sonra kaptanı Oscard Lorenzon’un ifadesine göre “motor” zannettiği denizaltının üzerine doğru hızla yaklaşmaktaydı. Geminin koca silueti karanlığın içinde gitgide daha büyüyüp devleşiyor, makinelerin çalışırken, çıkardığı homurtulu ses, her saniye biraz daha yükseliyordu.

MANEVRA ÇATIŞMAYI ÖNLEYEMEDİ

Köprü üstündekiler, bu ürkütücü görüntünün giderek yaklaşmasına rağmen paniğe kapılmadan çarpışmayı önlemek istediler. Ancak peş peşe verilen emirler, denizaltının yön değiştirme çabası, çarpışmayı önlemeye yetmeyecekti.

Dumlupınar 9Naboland ise 21 mil hızla birbirlerine yaklaşıyordu. 3 Nisan’ı 4 Nisan’a bağlayan gece saat 02.15'te 3.390 grostonluk Naboland şilebi büyük bir gürültüyle baş torpido dairesinin sancak tarafından Dumlupınar'a çarptı.

ÇATIŞMADA 5 DENİZCİ SUYA SAVRULDU

Eceabat sahillerinden bile duyulan bu çatışmanın gürültüsünü, denizaltından yükselen büyük bir patlama izledi. Çatışma ve patlamanın şiddeti ile denizaltının güvertesinde bulunan 8 kişi denize savruldu.

Denize düşen sekiz askerden biri Naboland’ın pervanesine takılınca, parçalanarak şehit oldu. Bir diğeri ise boğazın soğuk sularında boğularak yaşamını yitirdi. Geriye kalan 5 denizci, yaşama tutunabilmek için mücadele veriyordu.

DUMLUPINAR BÜYÜK BİR HIZLA BATTI

Alarm zilleri gecenin sessizliğini yırtarken, Dumlupınarsancak baş omuzluğundan aldığı yara yüzünden burnu üzerine dikilerek batmaya başladı. Naboland denizaltıyı adeta çiğnemişti

Aynı anda baş taraftan yara alan Naboland’ın telsizleri yardım çağrısı yapıyordu:

“Çanakkale’den 3 mil mesafede meçhul bir denizaltı ile çarpıştık. Acele yardıma ihtiyaç var…”

Açılan yaradan sular içeri dolarken, artık çelikten bir tabut haline dönüşen Dumlupınar da boğazın derinliklerine doğru ağır ağır iniyor, gittikçe dibe yaklaşıyordu.

Ölüm, personelin bir bölümünü uykuda yakalamış, diğerleri ise bir anda gemiye dolan suyun yarattığı basınca direnememişti. Ne var ki, yıldırım hızıyla hareket eden üç erin, hemen kıç bölmeye geçerek kapakları kapatması ile denizaltıdaki 81 kişiden 22'si sağ kalabilmişti.

KARANLIK SULARDA SESSİZ BEKLEYİŞ

2’si astsubay20’si er22 denizci, 80 metre derinlikte yaşamla ölüm arasındaki incecik çizgide sessiz bir bekleyiş içindeydiler.

Gittikçe tükenen soluklarında adım adım yaklaşan ölümü hissederken, yukardakilerin kendileri için sürdürdüğü olağanüstü didinmenin bir sonuç vermesi için dua ediyorlardı.

Ama ne zamana kadar? İşte bunu bilmiyorlardı.

Denizaltı batar batmaz kıç güvertede bulunan “battı” şamandırası otomatik olarak yüzeye çıkmış, böylece “yukarı” ile bağlantı kurulmuştu.

Feci olay duyulur duyulmaz, bütün yurt yasa büründü. Deniz Kuvvetleri bütün olanaklarını seferber etmiş, TCG Kurtaran gemisi olay yerine gelmişti,

TCG Kurtaran’ın Amerika’da batan bir gemiden 80 denizciyi kurtardığı biliniyordu. Yapılacak işlem şartlara göre hem basit hem de çok zordu. Denizaltıya kurtarma çanı takılacak, 22 kişi bu çanla yukarı alınacaktı. Kıç bölmede sıkışan oksijen, buradaki denizcilere 72 saat yetebilirdi.

TÜM TÜRKİYENİN GÖZÜ KULAĞI TCG KURTARAN'DA

Denizaltı 80 metre derinliktesancak tarafına 15 derecelik eğimle oturmuştu.

Bu derinliğe önce kılavuz halatını indirebilmek için donanmanın en seçme dalgıçları adeta birbirleriyle yarışıyor ancak bölgedeki birbirine ters iki akıntı ve kötü hava şartları bunu engelliyordu.

Doğa, denizin dibinde umutla kurtarılmalarını bekleyen denizcilerin en amansız düşmanı kesilmişti.

Saatler hızla akıp gidiyordu. Bütün Türkiye’nin gözü, kulağı TCG Kurtaran’ın üzerindeydi. Oradan gelecek mutlu bir haber bayram sevinci yaratacaktı.

DENİZALTI İLE SON KONUŞMALAR

Üsteğmen Suat, kurtarılmayı bekleyen 22 denizciye moral verebilmek için tekrar şamandıraya bağlı telefondan konuşmaya başladı:

- Alo Selami.
- Evet Dumlu.
- Selami nasılsınız?
- Efendim hava biraz fenalaştı.
- Moralinizi bozmayın. O hava size daha iki gün yeter. Sen çocukları yatır. Sigara içmeyin.
- Yok efendim hepsi yatıyor. Sigara da içmiyoruz. Işık da yok, karanlıktayız,
- İhtiyaç lambalarını kullanmayın, lazım olacak.
- Kullanmıyoruz, zaten birinin ışığı çok zayıfladı.

Lambanın ışığı ile birlikte umutlar da giderek zayıflıyorduSon mesajı veren yine Astsubay Selami oldu. O da artık her şeyin bittiğini anlamıştı. Buna rağmen sesinde en ufak bir titreme bile yoktu. 81 askerin ölmeden önce düşündüklerini iki kelimeyle dile getirdi:

- Vatan sağ olsun…

Biraz sonra tekrar konuşmak, onlara moral vermek üzere telefon başına gelen Üsteğmen Suat seslenişlerine bir cevap alamadı.

Aşağıdan iniltilerbazı gürültüler geliyordu. Daha sonra şamandıra telinin kopması sonucu bu sesler de işitilmez oldu. Dumlupınar ile yapılan son konuşmalarıydı bunlar.

DUMLUPINAR 81 DENİZCİYE MEZAR OLDU

7 Nisan 1953 günü, saat 02.15’i gösterirken bütün umutlar artık tükenmişti. Amansız doğa koşulları kurtarma çalışmalarını engellemiş, Dumlupınar denizaltısı 81 denizciye mezar olmuştu.

Kurtarma çalışmalarını, yayınladığı tebliğlerle halka duyuran Milli Savunma Bakanlığı, yedinci tebliğinde denizaltıda bulunan 22 kişinin yaşamından artık umut kesildiğini açıklıyordu.

Denizaltıdan sadece çarpışma anında köprü üstünde bulunan Yüzbaşı Sabri ÇelebioğluÜsteğmen Kemal ÜnverÜsteğmen Hasan YumukAstsubay Başçavuş Hüseyin İnkayaAstsubay Başçavuş Hüseyin Akış kurtulmuş, içlerinde Komodor Kurmay Albay Hakkı Burak’ın da bulunduğu 7 subay35 astsubay39 er şehit olmuştu.

GEMİYE HACİZ, KAPTANA CEZA

81 denizcimizin ölümü ile sonuçlanan feci kazadan sonra Naboland gemisine haciz konuldu. Kazada hatalı görülen iki kaptan da yargılandı.

Yapılan duruşmalar sonucu İsveç gemisi kaptanı Oscard Lorentzon 6 ay hapis ve 500 lira ağır para cezasına, Dumlupınar Komutanı Yüzbaşı Sabri Çelebioğlu da 1 yıl 8 ay ağır hapis ve 800 lira para cezasına çarptırıldı.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN