HDP Siirt Milletvekili Beştaş Meclise Çocuk Haklarına İlişkin Araştırma Önergesi Sundu

PAYLAŞ
TAKİP ET Google News ile Takip Et
Artı Siirt Haber - Yahya Kara

HDP Siirt Milletvekili ve HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş 20 Kasım Çocuk Hakları Günü dolayısıyla çocuk işçiliği, çocuk yoksulluğu, istismar vakaları, cezaevindeki çocuklar, eğitim haklarından yararlanamayan çocuklar başlıkları başta olmak üzere Türkiye’de çocukların maruz kaldığı tüm olumsuzlukların araştırılması ve alınacak önlemlerin tespiti amacıyla TBMM'ye araştırma önergesi sundu.

Önergede şunlara değinildi:

20 Kasım Çocuk Hakları Günü dolayısıyla Türkiye’de çocukların maruz kaldığı olumsuzluklar, çocuk işçiliği, çocuk yoksulluğu, istismar vakaları, cezaevindeki çocuklar, eğitim haklarından yararlanamayan çocuklar başta olmak üzere çocukluktan gelen hakları yok sayılan çocukların durumunun araştırılması ve alınacak önlemlerin tespiti amacı ile meclis araştırması açılmasını arz ve talep ederim.

Birleşmiş Milletler tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin ardından her yıl 20 Kasım tarihi, Dünya Çocuk Hakları Günü olarak kabul edilmektedir. Ancak ne var ki Türkiye’de çocukluk haklarından mahrum pek çok çocuk yaşlarından büyük sorunlara maruz kalmaktadır.

Çocukların mağduriyeti pek çok mesele ile gündeme gelmiş olsa da önleyici tedbirlerin alınmadığı ve çocukların geleceklerinin ellerinden alındığı pek çok hadiseye tanıklık etmekteyiz. 2020 yılının başlarında yapılan TÜİK'in 'Çocuk İşgücü Araştırması'na göre, Türkiye’de 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 457 bin olarak tahmin edilmiş, bu yaş aralığında çalışan çocuk sayısının ise 720 bin olduğu ifade edilmiştir. Diğer yandan sendikalar ve çocuklara özgü çalışan sivil kurumların aktarımları ise çalışan çocuk sayısının 2 milyon civarında olduğunu göstermektedir. Kuşkusuz kayıt dışı çalışma, göçmen çocukların ucuz iş gücü olarak çalıştırılması, iş cinayetlerinde yaşamını yitiren çocuk sayısı ile eğitim istatistikleri göz önüne alındığında çalışan çocuk sayısının 2 milyonun da üzerinde olduğu rahatlıkla ifade edilebilinir. TUİK’in resmi açıklamalarına göre dahi beş yaşında çocuk işçinin varlığı, Türkiye’de çocukların bulunduğu ağır tablonun izahıdır. Elbette bu kadar çok sayıda çocuğun çalışması aynı zamanda, bu kadar çocuğun eğitime devam etmediğinin de göstergesidir. Her ne kadar TÜİK, %67 oranında çalışan çocuğun eğitimlerine devam ettiğini vurgulasa da, bu düzeyde eğitime katılımın bir faydasının olmayacağı da açıktır. Bir diğer husus da TÜİK tarafından ifade edilen rakamların pandemi öncesine ait olmasıdır. Pandemi koşullarında artan yoksulluk, okulların kapalı olması, ülkenin içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz gibi etkenlerin en çok çocukları etkilediği bilinmektedir.
Çocukların maruz kaldığı tek sorun ne yazık ki çalışma koşulları değil, beraberinde cinsel istismar, şiddet gibi en ağır hak ihlallerinin öznesi olmalarıdır. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul ve Antalya’da çok sayıda hamile çocuğun hastane kayıtlarından gizlendiğine dair bilgilerin sonradan ortaya çıkmış olması, çocukların baş etmek zorunda kaldığı başka bir gerçeği de gözler önüne sermiştir. Pandemi ile gündeme gelen zorunlu evde kalma durumlarının istismarı artırdığına dair bulgular mevcuttur. İstismar ile birlikte çocuklar şiddetin de öznesi durumundadılar. Ancak kendilerini ifade edebilecekleri enstrümanlardan yoksun olmaları, bu vahim tablonun görünmez kılınmasına yol açmaktadır. Fakat aslolan, seslerini duyuramayan çocukların sesi olmak ve üstün yararlarını korumaktır.

Devletin, çocukların sorunlarını görünmez kılmak adına gizlemeye dönük attığı adımlar, çocuklar için koruyucu tedbirleri almaktan ve sorumluluklarını yerine getirmekten oldukça uzak bir yerde durduğunun göstergesidir. Çocuklara yönelik istismar vakalarının giderek artması, çocukların sağlıklı gelişimi açısından son derece önemli bir uygulama olan karma eğitim uygulamalarına son verilmeye çalışılması, küçük yaşta evliliklerin önünü açan yasal düzenlemeler vb gibi pek çok adım, Türkiye’de çocuk haklarının bizzat iktidar tarafından yok sayıldığının ifadesidir.

Yine Adalet Bakanlığı’nın güncel olmayan verilerine göre 3 bin 13 çocuk cezaevinde tutuklu ve hükümlü durumunda olup anneleri ile birlikte cezaevinde kalmak zorunda olan 0-6 yaş aralığındaki çocuk sayısının ise 800 civarında olduğu tahmin edilmektedir. Çocuk tutukluluğunun kaldırılması ve çocukların eğitimlerine dönük programlar oluşturulması çocukların toplumla bağlarının koparılmaması adına elzemdir. Ancak ne var ki, Türkiye’de çocuk tutukluluğunun da ötesinde bebekler, anneleri cezaevinde olduğu için cezaevi şartlarında mamasız, gıdasız, oyuncaksız, çimensiz, gökyüzünü dahi görmeden büyümeye zorlanmaktadırlar.

Sadece çocukların maruz kaldığı bir takım temel sorunları sıralamış olsak da Türkiye’de binlerce çocuğun açlıkla yoksullukla mücadele ettiği, evsiz sokaklarda son derece zor koşullarda yaşam mücadelesi verdiği bilinmektedir. Çocukların bedenlerine yönelik istismar vakaları ile eğitim ve yaşam hakkı başta olmak üzere Türkiye’de çocukların en temel haklarının tehdit altında olduğu açıktır. Çocuk Hakları Günü vesilesiyle çocukların maruz kaldıkları sorunların tespiti ve alınacak önlemlerin belirlenerek derhal hayata geçirilmesi son derece elzemdir.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN