Artı Siirt / Akif ÖZALP
Siirt’te yaşayan saat ustası Bahattin Eryeşil, 10 yaşında başladığı mesleğini 30 yıldır severek sürdürüyor.
Babasının tavsiyesiyle bir saatçi ustasının yanında çırak olarak mesleğe başlayan Eryeşil, 10 yıl sonra mesleğinde usta oldu.
2012’de ustasından icazet alarak kendi iş yerini açan Eryeşil, burada zamana ayar vermeye devam ediyor.
Eski pilli ve dijital saatleri büyük bir özveriyle tamir eden Eryeşil, meslekte eleman bulmakta zorlanıyor.
Herkesin bir memur, bakan olamayacağını, Allah’ın herkese ayrı yetenek verdiğini ve bunun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyor.
Bahattin Eryeşil, Artı Siirt Haber Ajansına yaptığı açıklamada, mesleğe ilkokul 4. sınıfta, rahmetli ustası Abdulkadir Parlak’ın yanında başladığını söyledi.
29 yıl onun yanında çalıştığını belirten Eryeşil, şöyle konuştu:
“İlkokul çağlarında okula fazla meyilli değildim Cenabı Allah herkese bir yetenek vermiş, herkes doktor bakan olacak değil, Cenabı Allah bana bu yeteneği vermiş, büyüklerimde bu cevheri gördü. Okula yaramadığım içinde rahmetli babam beni ustamın yanına verdi. Onlar da sağ olsun beni bu seviyeye getirdiler, 29 yıl boyunca onların yanında çalıştım.” dedi.
“Bu meslek çok zor”
Mesleğin çok zor dile getiren Eryeşil, şöyle devam etti:
“Bu meslek bir iki yılda öğrenebilecek bir meslek değil, tabi ben askerlikten sonra tezgâh arkasına geçtim. Askerden önce hep ayak işleri, duvar saati tamiratında, gözlük tamiratında, cam kesim makinesinde çalışıyordum. Usta olmadan önce 10 yıl denemeden geçtim ondan sonra parçaları tanıdık malzemeleri tanıdık tişler olsun direkler olsun zemberekler olsun cep saati ayrı otomatik saati ayrı kurmalı saati ayrı yen nesil pilli saatler ayrı, bunların hepsini askerlikten önce öğrendim. Bunları öğrendikten sonra askere gittim geldim 1994-1996 yıllarından sonra ustam bana bir tezgâh verdi, koltuk başına geç dedi oğlum. Geçtikten sonra bana saat tamiratı yap dedi. Başımda durdu, dedi ki; şu saati sök ve bağla bakalım yapabilecek misin? Bende heyecan var tabi patrondur ustadır, aynen şuan ki sınavlar gibi bir öğrenci nasıl sınava girdiğinde heyecanlanıyorsa ben de öyle heyecanlandım. Usta başımda duruyor ben de saati söktüm arızasını giderdim tekrar monte ettim saati. Ustam dedi ki; tamamdır, helal olsun. Ondan sonra diploma kursuna yolladılar çıraklık eğitimin, çıraklık eğitiminde sonra kalfalık, ustalık belgelerini aldım. Sonra tezgahın arkasına geçtim, dükkanı ben açmaya kapatmaya başladım.”
“Herkes; “Benim Oğlum Vali Olsun” Diyor”
2012’nin yılbaşında ustamdan müsaade alıp iş yeri açmaya karar verdiğini anlatan Eryeşil, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dedim ki; yaşım da geçiyor müsaaden varsa dükkan açayım. O da sevindi anlayışla karşıladı. Dedi ki; Dükkânı aç ne gerekiyorsa ben senin arkandayım destekçinim. Allah’a şükür dükkânı açtık 2012’den beri burada çalışıyoruz. 2 tane elemanda yetiştiriyorum yeğenlerim ikisi de. Onları da biz yetiştirelim hem bu meslek ölmesin hem de memleketine sahip çıksınlar. Ben bakıyorum etrafıma herkese diyor ki benim oğlum vali olsun doktor olsun başbakan olsun. Bence benim gibi çocukları mesleğe verdikleri zaman meslek onlar için daha iyidir. Bugün vali olursun yarın öbür gün emekli olup gidersin. Bu tür meslekleri çocuklarımıza sevdirirsek ne mutlu bize, el emeği göz nuru olan bu sanatlar ölmez.”
“Siirt’te Sadece 5 Saatçi Kaldı”
Şu an bu mesleği Siirt’e 5 esnaf icra etiğini ifade eden Eryeşil, “Bizim gibi çekirdekten yetişme 5 usta var. Biri benim diğer 4 ustada çarşıda Cumhuriyet caddesinde bulunuyor. Başka kimse bu sanata el atmıyor. Eleman istediğimiz zaman da bize diyorlar k yok benim oğlum çalışsın doktor olsun yo mühendis olsun. Diyelim ki hepimiz okuduk müdür olduk, benim saatim bozuldu kim yapacak ayakkabımın yırtıldı ayakkabımı kim yapacak, ekmek lazım oldu fırın kim açacak. Herkes bu niyette gidiyor bakalım Allah sonumuzu hayır eylesin. Ben istiyorum ki sanata el atılsın. Sanatlar ölmesin, bilhassa el emeği göz nuru olan sanatlar ölmesin.” diye konuştu.
“Mecburen Ek İş Yapıyorum”
“Günümüz de esnaflık yapmak çok zorlaştı, kiralar pahalı, vergiler çok sadece saat tamiri yapmış olsaydım bu dükkânın kirasını çıkaramazdım.” Diyen Eryeşil, “Ben de mecburen ek iş yapmak zorunda kaldım. Teknolojinin ilerlemesiyle saat tamiri zayıfladı. Niye zayıfladı? Çünkü artık telefon ve bilgisayarlarda saat var, ve bu nedenle insanlar saati tercih etmiyorlar. Ramazan ayında duvar ve masa saatlerinin tamiratı ve satışında büyük bir artış vardı. Ben çırak iken bir gün de 100 tane sattığımız oluyordu. Teknoloji ilerledikçe telefonda masa saati var, takvim var, alarm var onun için de masa saati üretimi kalmadı.” ifadelerini kullandı.