ABD'nin YPG Konusundaki Tavrı Net: 'PYD-YPG Bizim Müttefikimizdir'
ABD'li yetkililer, Türkiye'nin PYD-YPG'ye yönelik operasyonlarına karşı olduklarını ve bu güçlerin Suriye'deki en önemli müttefiklerinden biri olduğunu vurguladı. 'PYD-YPG'yi korumaya devam edeceğiz' diyen yetkililer, Suriye'deki Kürt yönetiminin oluşumunun desteklendiğini belirtti.
Independent Türkçe yazarı Gürbüz Evren’in Amerikan kaynaklarla yaptığı görüşmeler, Suriye’deki iç savaş ve Türkiye’nin PKK-PYD-YPG konusundaki hassasiyetine ilişkin önemli detayları ortaya koydu. ABD’li yetkililer, Suriye’deki PYD-YPG güçlerini desteklediklerini açıkça ifade ederken, bu durumun Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerde gerilim yarattığı bir kez daha gözler önüne serildi.
PKK ve YPG Ayrımı
Evren’in görüştüğü ABD’li kaynaklardan biri, Pentagon’da görevli üst düzey bir general. Türkiye’nin PKK’nın Suriye uzantısı PYD-YPG’yi hedef almasından rahatsız olduklarını belirten general, "Türkiye şunu artık anlamalı, Suriye'deki Kürt yönetiminin oluştuğu bölge Türk toprakları değil" ifadelerini kullandı.
General, PKK’nın Türkiye içinde eylemlerine son vermesinin olumlu olacağını ifade ederken, YPG’nin ABD’nin sahadaki müttefiki olduğunu vurguladı. Suriye’de ortaya çıkan Kürt yönetiminin korunmasının ABD’nin önceliklerinden biri olduğunu da sözlerine ekledi.
ABD'nin Nihai Hedefi: Suriye'de Kürt Yönetimi
Evren’in sorularını yanıtlayan general, Suriye’deki PYD-YPG kontrolündeki bölgelerin korunmasının ABD’nin çıkarlarına hizmet ettiğini söyledi. General, “Esad yönetiminin zor durumda kalması ve İran ile Rusya’nın dikkatini buraya vermesi, ABD için avantajlı bir durum” yorumunda bulundu.
Diplomatik Kanattan Benzer Yaklaşımlar
Evren’in görüştüğü bir diğer isim, Ankara’daki ABD Büyükelçiliği’nde görev yapmış bir diplomat. Diplomata göre, ABD’nin PKK’nın Türkiye’de silah bırakmasına karışmayacağı, ancak PYD-YPG’nin silah bırakmasının söz konusu olmadığı ifade edildi. Diplomat, "SDG, ABD’nin Ortadoğu’daki en önemli müttefiklerinden biridir. PYD-YPG’yi korumaya devam edeceğiz. Türkiye, Suriye’deki Kürt yönetimini kabul ederse, ABD de PKK konusunda bir çözüme destek olabilir" şeklinde konuştu.
Halep ve Türkiye’nin Konumu
ABD’li diplomat, Suriye iç savaşında Halep’in muhalif gruplar tarafından ele geçirilmesinin Rusya ve İran’ın etkinliğini zayıflatacağını belirtti. Ancak Türkiye’nin cihatçı gruplarla ilişkilerini iyi tanımlaması gerektiğini vurgulayarak, aksi takdirde hem Moskova hem Washington’la ilişkilerin zarar görebileceği uyarısında bulundu.
Evren’in yazısı, ABD’nin Ortadoğu’daki müttefiklerini ve politikalarını koruma konusundaki kararlılığını bir kez daha gözler önüne seriyor. Türkiye’nin PYD-YPG’ye yönelik tutumu ve ABD’nin bu örgüte verdiği destek, iki ülke arasındaki stratejik ortaklığın geleceği açısından kritik bir mesele olarak öne çıkıyor.
Yazının Tamamı:
"Türkiye'de Kürt sorunu adı verilen mesele, yeniden ve daha çok konuşulmaya başlandı.
Tam bu sırada Suriye'de, ikinci aşaması 26 Kasım'da başlayan iç savaş, meseleye yeni boyutlar kazandırdı.
Biz bu konuları aramızda tartışırken, terör örgütü PKK-PYD-YPG'yi kullanan Amerika Birleşik Devletleri'nin son gelişmelere bakışını da irdelemek gerekiyor.
Görüştüğüm Amerikan kaynaklardan aldığım bilgileri özetle paylaşacağım.
Bunlardan ikisi, Ankara'daki Amerikan Büyükelçiliği'nde görev yapmış önemli isimler. İlk kaynağım, ABD Büyükelçiliği'ne askeri ateşe olarak gelmiş, ama görev süresinin bitimine 1 yıl kala Amerikan Merkez Kuvvetleri Komutanlığı'na tayin edilmiş, halen Pentagon'da görevli üst düzey bir subay ve sorumluluk alanı ağırlıkla Suriye ve Irak.
Amerikan generale, "Terör örgütü PKK silah bırakır mı? Bu konuda ABD'nin oynayacağı bir rol var mı?" diye soruyorum.
General, "PKK'nın Türkiye sınırları içinde eylem yapmasını biz de istemiyoruz. Ancak PKK üzerinden Suriye'deki Amerikan varlığına ve yerel müttefiklerimize zarar verecek hiçbir baskıyı kabul etmeyiz" diyerek konuyu Suriye'ye getiriyor.
"Türkiye'nin, PKK'nın ta kendisi olan PYD-YPG'yi hedef almasından mı rahatsızsınız?" diye soruyorum.
"Suriye'de ortaya çıkan oluşumun zarar görmesini istemiyoruz. Müttefiklerimiz edindikleri bunca kazanımdan sonra Suriye'deki nihai hedeften vazgeçmezler. Zaten biz de bu hedefin önüne engel koyulmasına müsaade etmeyiz" yorumunu yapıyor.
"Suriye'deki nihai hedef nedir? Irak'ta olduğu gibi Suriye'de de bir Kürt yönetiminin kurulması mı?" diye soruyorum.
Amerikan generalin yanıtı, "Türkiye şunu artık anlamalı, Suriye'deki Kürt yönetiminin oluştuğu bölge Türk toprakları değil" şeklinde oluyor.
Suriye'de, 26 Kasım'da yeniden başlayan iç savaşta ABD ve İsrail'in rolünü soruyorum.
Amerikan general, "Bir rolümüz yok. Ancak Suriye'deki istikrarsızlığın devamı, Esad yönetiminin zor duruma düşmesi, buna bağlı olarak İran ve Rusya'nın çatışmalarda yer alması, dikkatlerini, enerjilerini buraya vermesi Amerika Birleşik Devletleri'nin çıkarınadır. Suriye'deki Hizbullah güçlerinin ve İran yanlısı milislerin cihatçılarla savaşmak zorunda kalması da İsrail'in işini kolaylaştırır" yorumunu yapıyor.
"Peki, Suriye'deki çatışmalar Türkiye'yi nasıl etkiler" diye sorduğumda ise, "Türkler, cihatçı gruplara destek verdikçe bunun İran ve Rusya ile olan ilişkilerini bozacağını biliyorlar. Ayrıca Türkler, Cihatçıların PYD-YPG ile çatışmasının kendilerine fayda sağlayacağını düşünürlerse de yanıldıklarını görecekler. Türkiye çok dikkatli olmalı" yorumunu yapıyor.
İkinci kaynağım, Ankara'daki Amerikan Büyükelçiliği'nde yakın zamanda üçüncü adam konumunda görev yapmış, Diyarbakır ve Erbil'e sıklıkla gitmesiyle bilinen bir diplomat.
Söz konusu diplomat, halen Avrupa Birliği'nin önemli ülkelerinden birinde büyükelçilik görevinin son yılında.
Ama görev süresinin bitimi beklenmeden Trump bu büyükelçiyi Beyaz Saray'a çağırdı bile.
Amerikan büyükelçiye, "Öcalan çağrı yapsa PKK silah bırakır, örgüt tasfiye edilir mi?" diye soruyorum.
"PKK, ABD'nin terör örgütleri listesinde. Örgüt silah bırakırsa müttefikimiz Türkiye için iyi olur" türünden diplomatik bir yanıt alıyorum.
Sorumu bu kez de "ABD, PKK'nın ve Suriye'deki uzantısı YPG'nin silah bırakmasına izin verecek mi?" şeklinde formüle ediyorum.
"Türkiye zaten PKK'yı etkisiz hale getirmişti. PKK diyerek Suriye Demokratik Güçlerini (SDG) işaret ediyorsanız, bu hatalı bir soru olur. Üstelik Öcalan SDG'nin lideri değil" yorumunu yapıyor.
"Bu konuda hatalı soru sormayacak kadar konuya hâkim olduğumu biliyorsunuz" dedikten sonra Türkiye'de herkesin ABD'nin, PKK'yı Suriye Demokratik Güçleri adının arkasına sakladığını bildiğini hatırlatıyorum.
ABD'li diplomattan, "Resmi görüşümüzü birçok kez açıkladık. SDG'nin önemli bileşeni PYD-YPG'nin Türkiye tarafından hedef alınmasını istemediğimizi, bu güçlerle sahada iş birliği yaptığımızı söyledik. SDG, PKK olarak görülmekten vazgeçilmeli. Ortağımız PYD-YPG silah bırakamaz. ABD Yönetimi PKK'nın Türkiye'de silah bırakmasına karışmaz. Ama Türkiye de PYD-YPG'den silah bırakmasını isteyemez. Bu örgüt ABD'nin müttefikidir. DAEŞ'e karşı savaştılar. Ortadoğu'daki diğer düşmanlarımıza karşı da yanımızda savaşmak istiyorlar. PYD-YPG'yi koruruz. Türkiye, Suriye'de ortaya çıkan Kürt yönetimini kabul etmelidir. Bu olursa ABD de PKK konusunda bir çözüme destek olabilir" şeklinde uzayıp giden bir yanıt alıyorum.
Bir kez daha, PYD-YPG'nin bizzat PKK olduğunu Türkiye'de herkesin bildiğini, ABD'nin bu konudaki ısrarının tepki gördüğünü hatırlatıyorum.
Amerikan diplomat ise bir kez daha "Biz SDG içindeki PYD-YPG'yi destekliyoruz, PKK'ya karşıyız" söylemini tekrar ediyor.
Suriye'de, muhalif güçlerin Halep'i ele geçirmesi ve iç savaşın yeniden alevlenmesini ise "Rusya ve İran'ın bölgedeki etkinliğini azaltacak bir gelişme olacak. Türkiye de Halep'i alan cihatçı gruplarla ilişkilerini iyi tanımlamalıdır. Aksi taktirde sadece Moskova ve Tahran'ı değil, Washington'u da karşısına alır" sözleriyle değerlendiriyor. " Gürbüz Evren Independent Türkçe