Koronavirüs sonrası en sık görülen 10 sağlık sorunu

Birçok kişi, koronavirüsü atlattıktan sonra bile saç dökülmesinden tromboza kadar çeşitli şikayetlerde bulunuyor. Uzun Covid veya Post Covoid sendromun Uluslararası Hastalık Sınıflandırmasına bile sorunun yaygınlığını ortaya koyuyor.

Koronavirüs sonrası, hastaların en çok neyle karşı karşıya kaldığını ve tedavi edilip edilemeyeceğini araştırdık.

Koronavirüs bir solunum yolu enfeksiyonu olmasına rağmen doktorlar bunun multisistem bir hastalık olduğunu yani tüm organları etkileyebileceğini kabul ediyor.

Koronavirüs enfeksiyonunun farklı dönemleri vardır. Akut hastalık, 4 haftaya kadar bir süre ile sınırlıdır, ancak birkaç ay boyunca ventilasyonda yatan hastalar da vardır. İkinci aşama hastalığın bazı semptomlarının devam ettiği 4 ila 12 haftadır. 12 haftadan sonra ortaya çıkan şikayetler ise uzun süreli değişiklikler olarak adlandırılır.

Uzmanlar, her şeyden önce tehlikeli semptomların vurgulanması gerektiğini söylüyorlar. Beyin, sinir sistemi, kalp ve sindirim sistem için sonuçlar oldukça karmaşık olabiliyor. Ve halsizlik, yorgunluk, bilişsel bozulma gibi çok çeşitli yaygın semptomlar da ortaya çıkabiliyor. Bu dönemde kronik hastalıklar da daha da kötüye gidebiliyor.

İşte koronavirüs sonrası en sık görülen 10 sağlık sorunu:

AKCİĞERLER

Koronavirüs tüm vücudu ne kadar etkilerse etkilesin, yine de öncelikle bir solunum yolu enfeksiyonudur. Öksürük, nefes darlığı ve solunum yolu şikayetleri, hastalıktan 12 hafta sonra insanların yüzde 10'unda kalıyor. Bu durumda nefes darlığı, solunum yetmezliği ve akciğer dokusundaki hsasar nedeniyle devam edebiliyor.

Solunum yetmezliği çerçevesinde nefes darlığı ise genellikle en zor kompliaksyondur. Ayrıca hiperventilasyon da koronavirüs sonrasında görülebiliyor.

Nefes darlığını tedavi etmek için uzmanlar nefes egzersizlerini öneriyor. Bir doktora danışmak ve en iyi tedavi seçeneğini bulmak en iyi yol olacaktır. Ek olarak, nefes darlığının akciğer hasarının değil, kalp problemlerinin bir sonucu olduğu da ortaya çıkabilir.

KALP

Uzun Covid Sendromunda en sık görülen kardiyovasküler sistem bozukluğu, nefes darlığı, halsizlik ve hatta bazen bayılmanın eşlik edebileceği taşikardi ve kalp çarpıntısıdır. En yaygın ikinci sağlık sorunu ise tansiyon dengesizliğidir. Uzmanlar, çoğu zaman bu tür hastaların hipertansiyonu olduğunu, ancak bunu bilmediklerini ve hastalıktan sonra tansiyon dalgalanmaları yaşamaya başladıklarını belirtiyor.

Daha nadir, ancak daha az tehlikeli olmayan bir sonuç ise kalp kası iltihabı olan viral miyokardit gelişimidir. Çoğu zaman bu, iyileşmeden birkaç hafta sonra olur. Özellikle miyokardit için özel belirtiler yoktur, ancak tanınabilir. Artan güçsüzlük, taşikardi, 37.6'ya kadar hafif yüksek ateş, kalpte rahatsızlık veya ağrı, nefes darlığı, bacaklarda şişme ve uzun bir aşamada ciddi ritim bozuklukları miyokarditin işaretleri olabilir.

Yukarıda sıralanan belirtilere ek olarak, efor veya baskı sırasında göğüste yanma hissi yaşarsanız mutlaka doktora görünmelisiniz. Ayrıca, çok yavaş (dakikada 50 kadar) veya tersine hızlı (dakikada 130 veya daha fazla) kalp atışlarınız var ise, bu bir doktora danışmak için güçlü bir nedendir.

BEYİN

Koronavirüs enfeksiyonundan sonra birçok insan hemen bir grup şikayetle bir nöroloğa başvurmuştur. Hafıza kaybı, konsantrasyon azalması, baş ağrısı, kaslarda ve eklemlerde ağrı, uzuvlarda uyuşma, baş dönmesi, boğazda yumru hissi, sinirlilik ve uykusuzluk hastalığı şikayetleri koronavirüs sonrası oldukça yaygındır.

En sık görülen sorunlardan biri de 'beyin sisi'dir. Uzmanlara göre özellikle genç hastalar bu durumu yaşıyor. Uzmanlar, bu durumun iskemik inme gibi beyin hasarı ile ilişkili olmadığını söylüyor.

Uzmanlara göre beyin sorunlarının nedeni enfeksiyonun kendisinde olabilir, çünkü şu anda sinir sistemi üzerindeki etki mekanizması biliniyor. Salgın ile ilişkili karantina, kısıtlamalar ve toplumda gergin bir durum gibi bazı psikolojik faktörlerin de önemli bir etkisi vardır. Bu hem uyku bozukluklarına hem de hafıza bozukluklarına yol açar. Hafıza bozuklukları genellikle anksiyete ve sinirlilik ile birlikte gider.

Eğer koronavirüsü atlattıysanız ve baş ağrısı, uykusuzluk, anksiyete, hafıza kaybı, kaslarda ağrı ve uyuşma yaşıyorsanız uzmanlara göre çoğu durumda bu panik için bir neden değildir. Bu semptomlar 2 ila 3 ay içinde kendi kendine geçer. Doğru beslenmek ve dinlenmek son derece önemlidir. Semptomlar devam ederse veya sağlığınızda bir bozulma varsa, o zaman bir doktora danışmanız gerekir.

BURUN

Koku kaybı, koronavirüsün alameti farikası haline geldi. En başta ürkütücüydü, sonra şakalara konu oldu ve sonra koronavirüsün geçtiği ortaya çıktı ama kokular geri dönmedi. Ancak hepsi bu değil.

Koku alma duyusu çabuk geri gelen bir insan kategorisi var. Koku duyusunun geri döndüğü insanlar var, ancak kokuları tüm yönleriyle hissetmiyorlar. Ve gerçekten uzun süreli koku ve tat kayıpları var.

Henüz koku veya tat alma duyusu hiç düzelmeyen bir hasta yok, ancak duyarlılık kaybı ve tanıdık bir kokunun farklı hissedilmesi oldukça yaygın.

Bunun neden olduğuna dair birkaç teori var. Örneğin, koku alma sinirlerinin periferik kısmının etkilendiği bir teori var, ancak bir kanıt temeli yok. Ancak kokuların ne sıklıkla koronavirüs hastalarını uzun süre terk ettiği biliniyor, iyileşen hastaların yüzde 20'sinde semptom üç aydan fazla sürüyor.

Uzmanlar özellikle kronik anemide, bazı vitamin eksikliklerinde, koku alma sinirlerinde hasar durumunda ve beyne zarar veren bazı hastalarda koku hissinin oldukça uzun süre geri dönemeyebileceğini belirtiyor.

Kokuların geri dönüşü için en iyi tedavi, burnu özel bir solüsyonla yıkamak ve koku alma eğitimi. Bunları yapmak oldukça basittir. 3-4 farklı uçucu yağ alın, peçetelere birkaç damla koyun ve her birini koklayın. Kokuları ve bunların limon, köknar veya başka bir şeye ait olup olmadığını hatırlamaya çalışın. Bir kokuyu diğerinden biraz ayırt edebildiğinizde, örnekleri karıştırmayı deneyin ve peçetelerin tam olarak nasıl koktuğunu belirleyin.

DAMARLAR

Koronavirüs vakalarında trombozdan korunmak için kan sulandırıcıların kullanıldığı neredeyse salgının en başında biliniyordu. Öncelikle risk altında olanlara, daha önce alt ekstremite trombozu, pulmoner emboli, genetik anormallikler, artan kan pıhtılaşmasına yatkınlığı olan hastalar ve ailesinde bu tür sorunlar olanlara tavsiye ediliyordu.

Bu ilaca ihtiyaç duyulup duyulmadığını yalnızca bir kardiyolog belirleyebilir, çünkü belirli bir hasta için fayda ve risk dengesini değerlendirebilir. Tüm kan sulandırıcı ilaçlar, ölüme yol açabilen şiddetli kanama riski taşır.

İnsanlar salgının başından beri bir çözüm olarak aspirin içmeyi konuştular ancak uzmanlara göre bu, yardımcı olmuyor. Aspirin pıhtılaşmadan sorumlu kan hücrelerine, trombositlere etki ediyor ve koronavirüs enfeksiyonu plazma pıhtılaşma faktörlerini, yani plazmadaki sıvı kısmında bulunan faktörleri değiştiriyor. Dolayısıyla aspirin, kan sulandırıclar yerine kullanılamıyor.

SİNDİRİM SİSTEMİ

Hastaların ana şikayeti, hastalığın başlangıcından itibaren başlayan ve bazen günde 5 veya 6 defaya kadar 2 ila 3 ay süren ishal sendromudur. Diğer şikayetler ise şişkinlik, rahatsızlık hissi, karında sürekli hareket ve gaz oluşumudur.

Koronavirüs enfeksiyonuna karşı, otoimmün bağırsak hastalıklarının mekanizmasının tetiklenebileceğini ve daha sonra sürecin zaten inflamatuar yol boyunca ilerlediğini öne süren çalışmalar yürütülmektedir. Bu, hastalığın ciddiyeti, kilo kaybı, semptomun yoğunlaşması ile kendini gösterir.

Tedavide ayrı bir tehlike yatmaktadır. Hastalığın daha şiddetli seyri ile ikincil bir enfeksiyon birleştiğinde, hastalara antibiyotik reçete edilir ve antibiyotikten dolayı ishal gelişebilir, şiddetli bir seyir antibiyotikle ilişkili kolittir ve aşırı olması bağırsaklarda kanamayla ortaya çıkan psödomembranöz kolittir. Bu hastalık kendi içinde tehlikeli, hatta ölümcüldür.

Semptomlar birkaç hafta içinde ortaya çıkabilir ve antibiyotiğe bağlı ishal birkaç ay sonra bile kendini hissettirebilir. Yani bir hastalık veya tedaviden hemen sonra ortaya çıkmayabilir, hasta bu iki olayı ilişkilendirmeyebilir bile.

KARACİĞER

Virüsün kendisi karaciğer hücreleri üzerinde zararlı bir etkiye sahiptir. Kanda transaminaz artışı olan ve karaciğerde iltihaplanmanın kalıcılığını gösteren birçok koronavirüs hastası vardır.

Koronavirüs sonrası hastada karaciğer hasarı nedeniyle hiçbir belirti çıkmayabiliyor ancak kan testlerinde sapmalar görülebilir. Daha önce hiç karaciğer sorunu yaşamamış genç sağlıklı insanlar bile bu sorunla karşı karşıya kalabiliyor.

EKLEMLER

Eklem ağrısı da koronavirüs enfeksiyonundan sonra oldukça yaygın bir şikayettir. Uzmanlar, bugüne kadar koronavirüs enfeksiyonundan sonra romatoid artrit veya sistemik lupus eritematozus dahil olmak üzere artrit oranının arttığına dikkat edilmediğini söylüyor.

Virüsün insanları evde kalmaya zorladığı, fiziksel hareketsizliğe yol açtığı, birçok hastanın kilo aldığı ve kas-iskelet sisteminin dejeneratif patolojilerinin kötüleştiği gerçeği göz önüne alındığında salgın eklemler için oldukça büyük zararlar doğurabiliyor.

Hareketsiz bir yaşam tarzı nedeniyle sadece eklem ağrıları, sırt ağrıları artar. Ancak buna ek olarak, virüs öyle bir özelliğe sahiptir ki, beynin yapılarına nüfuz edebilir ve etkileyebilir. Koku ve tat kaybı veya bunların değişimi hastanın genel algısını bozar, depresyona, anksiyeteye yol açar, bu nedenle eklemlerde ağrının eşlik edebileceği birçok hastalık da görülebilir.

Hafif bir koronavirüs enfeksiyonundan sonra bile kas-iskelet sisteminde komplikasyonlar görülebilir

UYKU SAĞLIĞI

Uyku bozuklukları, koronavirüs enfeksiyonundan sonra görülen en yaygın sorunlardan biridir. Uyku bozukluklarıyla ilk başta kendi başınıza başa çıkmaya çalışabilirsiniz; diyetinizi normalleştirebilir, uyku hijyenini gözlemleyebilirsiniz. Ancak bu işe yaramazsa, bir doktora görünmeniz gerekir.

Kendi başınıza herhangi bir ilaç almanıza gerek yoktur, çünkü önce bunun ne olduğunu anlamanız gerekir. Gerçek bir uyku bozukluğunda veya bir anksiyete bozukluğunda tedavi bambaşka olacaktır.

RUH HALİ

Nörologlara göre depresyon, hafif bir koronavirüs enfeksiyonu seyrinden sonra bile ortaya çıkabilir.

Salgında insanlar endişe ve panikle karşı karşıya. Bu durum uzun sğre devam ettiğinde ise depresyona yol açabiliyor. Uzmanlar, en yaygın tanının anksiyete-depresif bozukluk olduğunu, yani hastalarda anksiyete belirtileri ve depresyon belirtilerinin birlikte olduğunu belirtiyor.

Diğer hastalıklarda olduğu gibi depresyon da doktor tarafından belirlenmelidir. Yaşam kalitenizin bozulduğunu fark ederseniz, bununla olağan rutin işlerinizle baş etmeye çalışmayın ve hemen bir profesyonel yardım alın.

İlginizi Çekebilir

Bakmadan Geçme