Mekke'deki dağların yeşile bürünmesi Kıyamet alameti mi? O hadis akıllara geldi... Bilim insanlarından şok açıklama
Mekke'deki dağların yeşile bürünmesi 'Kıyamet alameti' iddialarını gündeme getirdi. Bilim insanları ise görüntüleri iklim değişikliğine bağlamanın 'kolaycılığa kaçmak' olduğunu ifade etti.
Mekke'de günlerdir devam eden aşırı yağışlar sonrası ovalar ve dağlar yeşillendi. Sosyal medyada Arap Yarımadası yeşillenmedikçe kıyamet kopmaz anlamındaki hadis-i şerif gündeme geldi.
Ayın başında Mekke'de şiddetli yağışlar etkisini göstermiş hatta çok sayıda aracın ilerlemekte güçlük çektiği, caddelerin sular altında kaldığı görüntüler paylaşılmıştı.
Kutsal topraklarda bir haftayı aşan yağışlar sonrası ovalar ve dağlar yeşillendi.
Yağışların ardından Mekke'nin kurak dağlarının yeşilliklerle kaplandığı uydu görüntülerine de yansıdı.
İşte sosyal medyayı hareketlendiren Hz. Ebu Hureyre'nin aktardığı hadis-i şerif. Peygamberimiz (ﷺ) şöyle buyurdu:
“Mal çoğalıp, kapıdan taşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. O derecede ki: Bir adam malının zekâtını çıkaracak, fakat onu kabul edecek hiçbir kimse bulamayacak. Hatta Arap toprağı / Arap yarımadası (ziraat, mera, bağ-bahçe ile) ırmakların aktığı yemyeşil bir hale dönmedikçe kıyamet kopmaz.” (bk. Müslim, Zekât, 60; Ahmed b. Hanbel, 2/370, 417; Mecmau'z-Zevaid, 7/331)
Suudi Arabistan'ın Hicaz bölgesinde etkili olan şiddetli yağışlar sonrası çöllük arazilerin yeşermesini değerlendiren Prof. Dr. İhsan Çiçek, iklim değişikliğinden bahsedilebilmesi için ısrarlı ve tekrarlı bir durum olması gerektiğini söyledi.
Çöl ikliminin hakim olduğu Suudi Arabistan'ın Hicaz bölgesinde etkili olan yağışların ardından ortaya çıkan bitkiler, bazı arazileri yeşille kapladı.
Bu durumun, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın bir sonucu olup olmadığı tartışılırken, Anadolu Ajansı (AA) podcast yayınında bu durumu değerlendiren Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Coğrafya Bölümü Fiziki Coğrafya Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İhsan Çiçek, Hicaz bölgesinde ortaya çıkan görüntülerin kalıcı olmayabileceğini belirtti. Çiçek, "Bu durum son dönemlerdeki hava durumlarıyla alakalı. Bu seneki hava durumlarının bir dokusu bu ve bu dokuya bağlı olarak yağış ve sıcaklık anomalileri yaşıyoruz” dedi.
Hicaz'daki durumu iklim değişikliğinin bir sonucu olarak değerlendirmeyi "kolaycılığa kaçmak" olarak nitelendiren Çiçek, şunları söyledi:
"İklimde bir değişiklik olabilmesi için daha uzun süreçler gereklidir. Burada iklim değişikliğinden bahsedebilmemiz için ısrarlı, arka arkaya gelen bir durumun olması lazım. Örneğin sıcaklıkta bunu çok net söyleyebiliyoruz.
Tüm dünyada sıcaklık artıyor. Sıcaklık rekorlarına bakarsak 2000 yılından sonra kırılan rekorlar en yüksek rekorlar. 2016 yılında kırılan rekor, dünyanın en yüksek sıcaklığı, 2019, 2022 yılları da ona çok yakındı. Son yıllarda sıcaklıkların rekor seviyeye geldiğini ve yüzyılın en yüksek sıcaklıklarının yaşandığını görüyoruz.”
Hava durumundaki değişkenliğin iklimden çok daha fazla olduğunu hatırlatan Çiçek, birkaç yıl üst üste çok yağışlı ve soğuk mevsimler görürken daha sonraki yılların kurak geçmesinin olağan olduğunu vurguladı.
Türkiye'de iki yıl önce de kuraklığın gündem olduğunu hatırlatan Çiçek, "Kasım ayından başlayıp bahar aylarına kadar devam eden kurak bir periyot vardı. Ama geçen sene bu yaşanmadı. Avrupa geçen sene haziran ayından eylül ayına kadar sıcak koşullar yaşarken, yaklaşık 53 bin kişi sıcak hava dalgaları sebebiyle ölürken Türkiye nemli ve serin koşulları yaşadı. Yıllar arasındaki bu değişkenlik çok doğal. Önemli olan belirli durumların ısrarıdır. Bunları değerlendirmek için en az 30 yıllık periyotta nelerin değiştiğine bakmamız gerekiyor." dedi.