Önlem Almazsak Su Fakiri Olabiliriz!
Meteoroloji Genel Müdürlüğü'nün sıcaklık ve yağış raporlarına göre, 2020 yılında sıcaklıklarda yaşanan artışlar ve yağışlardaki düşüşler, 2021'de de devam ediyor. Geride bıraktığımız Mayıs, son 50 yılın en sıcak Mayıs ayı olarak kayıtlara geçerken, yağışlar ise son 30 yılın ortalamasına göre %56, geçen yılın mayıs ayı yağışlarına göre %66 azaldı. Kuraklık haritalarında, Türkiye'nin büyük bölümü 'olağanüstü kurak', 'çok şiddetli kurak', 'şiddetli kurak' olarak gösterildi. Özellikle Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde yağış azlığı yüzde 80'lerin üzerine çıktı.
Küresel iklim değişikliğinin etkilerini bütün gerçekliğiyle ortaya koyan meteoroloji raporları sonrası tarım sektöründe de kuraklık alarmları çalmaya başladı. Türkiye'nin birçok bölgesinde başta hububat olmak üzere birçok tarla ürününe yönelik kuraklık haberleri gelirken, uzmanlar da bu yönde uyarılarda bulundu.
'Mevsimsel Değişimler Bitkileri Şaşırtıyor'
Antalya Ticaret Borsası (ATB) Başkanı Ali Çandır, bilim insanlarının, her 1 derecelik sıcaklık artışının hububat üretiminde %6'lık kayba neden olacağını söylediğini belirterek, 'Anadolu'nun her yerinden üretimle ilgili rekolte düşüşü haberleri alıyoruz. Mevsimsel değişimler bitkileri şaşırtıyor, üretim periyotlarını değiştiriyor. Dolayısıyla pazarın ihtiyaç duyduğu anda ürün olmuyor, ihtiyaç olmayan dönemde ürün çıkabiliyor. Bu da ya aşırı fiyat artışı ya da aşırı düşüşe sebep oluyor' dedi.
Geçen yıl Mayıs ayındaki aşırı sıcaklıkların zeytin, portakal gibi birçok üründe rekolte kaybı oluşturduğunu, bitkilerin zarar gördüğünü hatırlatan Çandır, 'Havanın aşırı sıcak gitmesi ve yağış olmayışı, üretim performansını ciddi ölçüde olumsuz etkileyecektir. Bu durumdan meyvecilik, hububat, bütün tarla üretimlerinin olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz. Hem rekolte düşüşleri yaşanacak, hem de iklim değişikliği pazarın ritmini bozuyor' diye konuştu.
Su kullanımının %75'ini oluşturan tarım sektöründe vahşi sulama yerine damla sulama gibi tasarruflu sistemlerin mutlaka kullanılması gerektiğine dikkat çeken Çandır, 'Devlet projelerinin çok detaylandırılarak, tarımsal üretimin tamamına yaygınlaştırılması gerekiyor. Genel olarak baktığımızda, bütün dünyada da hissedilen çevre değerlerine, eskisinden çok daha fazla sahip çıkmamız gerekiyor. Bizim de Paris Anlaşması'nı imzalamamız ve ilgili düzenlemeleri yerine getirmemiz gerekiyor' dedi.
'Sıcaklıklar 4 Derece Artabilir'
Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Kurnaz da iklim değişikliğinin etkilerine ilişkin beklentiyi açıkladı. Kurnaz, 2100 yılında Antalya'nın aynen Kahire gibi olacağını söyledi. Bugünkü şekillerde tarımsal üretimin bu yüzyılın sonunda muhtemelen mümkün olmayacağını belirten Kurnaz, 'Antalya, Kahire nasılsa öyle olacak. Çukurova, Urfa, hepsi aynı şekilde olacak. Bu yüzyılın sonunda sıcaklıklar büyük ihtimalle 4-5 derece artmış olacak' diye konuştu.
Tarımsal üretim açısından da beklentileri değerlendiren Prof. Dr. Kurnaz, seralar olmadan Antalya ve bu bölgelerde açıkta üretimin mümkün olmayacağını belirterek, 'Ama seralarda serinletme amaçlı sistemler olması gerekecek, ısıtma amaçlı değil. Açıkta tarımsal üretim yapılamayacak. Seralarda şimdi ısıtma yöntemleri kullanılıyor, o zaman serinletme yöntemleri kullanılması ve bol su bulmak gerekecek' dedi.
2100 yılında Antalya'da turizm olmayacağını savunan Prof. Dr. Kurnaz,' İnsanlar sıcaktan düşüp ölecek. Tamamen içeride ve klimayla yaşayabilecek böyle günlerde. Bu durumu ancak iklim değişikliği önlenebilirse değiştirmek mümkün. Bütün dünyanın kömür, petrol, doğalgaz yakmayı bırakması gerekiyor. Türkiye'nin özel bir şey yapmasına gerek yok, bütün dünyanın yapması gerekiyor. 2020'den 2100'e kadar yavaş yavaş kötüleşecek durum. İleri doğru gittikçe kötüleşecek' diye konuştu.
Su Miktarı 8 Binden 1360 Metreküpe Düştü
Sulama politikalarının da mutlaka gözden geçirilmesi gerektiğine işaret eden Kurnaz, 'Kişi başına düşen su miktarı yılda 1360 metreküp. Bu rakam cumhuriyet kurulduğu yıllarda 8 bin metreküptü. 20 sene içinde 1000 metreküpe düşecek. Bu, su fakiri olmamız demek. Suyun %75'i tarımda kullanılıyor. Tarımsal sulamada ciddi adım atmazsak ürünlerimizi üretecek su bulamayacağız' dedi.