Siirt Barosu ve 16 STK'dan Kürt Dil Bayramına İlişkin Ortak Açıklama
15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kapsamında Siirt Barosu ve 16 Sivil Toplum Örgütünün de imzasının olduğu bir basın açıklaması Diyarbakır Adliyesi önünde okundu.
15 Mayıs Kürt Dil Bayramı kapsamında Adliye önünde açıklama yapan sivil toplum örgütleri, asimilasyon ve tekçi politikalarından vazgeçilerek, çok dilli ve kültürlü yaşama olanak sağlanmasını talep etti.
Ortak açıklamayı okuyan Diyarbakır Barosu Kürtçe dil komisyon başkanı Avukat Elif Birkili, 15 Mayıs 1932 tarihinde Celadet Alî Bedirxan ve arkadaşları tarafından hazırlanan Kürtçe Hawar dergisi yayın hayatına başladığını ve 2006 yıılına itibaren Kürt dil bayramı olarak kabul edildiği belirtilerek, ‘'UNESCO Dil Atlası'na göre, Dünyada yaklaşık 2 bin 500 dil kaybolma tehlikesi altında ve her 15 günde bir dil kaybolmaktadır. Türkiye'de konuşulan Kapadokya Yunancası, Mlahso, Ubıhça dilleri çoktan yok olmuş, Kürtçenin bir lehçesi olan Zazaca dahil olmak üzere Batı Ermenicesi, Abhazca, Adigece, Kabar-Çerkes, Abazaca, Hemşince, Lazca, Pontus Yunancası, Romanca, Suret, Gagavuzca, Ladino, Turoyo ve Hertevin dilleri de maalesef yok olma tehlikesi altındadır'' denildi.
TBBM'yi gerekli düzenlemeye çağırdılar
Açıklamada, Türkiye'nin dil politikası, Cumhuriyet'in kuruluşundan bu yana eşitlikten uzak iç siyasi dengelere göre yasaklayıcı ve engelleyici bir seyir izlediği ifade edilerek şöyle denildi:
‘'1983 tarihinde yürürlüğe giren ve ancak 1991 tarihinde kaldırılan 2932 Sayılı Türkçeden Başka Dillerle yapılacak Yayınlar Hakkında Kanun ile Türkçe dışındaki dillerin kullanılması yasaklanmış, bu dönemde Kürtçe konuşan, yazan çizen binlerce kişi cezai yaptırımlara maruz kalmıştır. Devam eden süreçte Kürtçenin günlük yaşamda ve basın yayın araçlarında kullanılması konusunda çeşitli iyileştirmeler yapılmış olsa da, dil konusunda özgürlükçü ve bütünlüklü bir politikadan hala çok uzak olduğumuz da bir gerçektir. Nitekim yerel yönetimlerin dil alanında devletin tekçi politikasına karşı toplumsal ihtiyaç ve talepler doğrultusunda, kültür sanat alanından eğitime, sağlık alanından sosyal yaşama kadar birçok alanda kısıtlı imkan ve araçlarla hayata geçirdiği çok dilli politikayı esas almış kazanımlar, kayyumlarla birlikte sonlandırılmıştır. Dil ve kültür konusunda halkın hizmetine sunulmuş eğitim ve sanat merkezleri kapatılmış, çok dilli tabelalar yerine yalnızca Türkçe tabelalar devri yeniden başlamıştır. Özetle çok dilliği esas alan yerel yönetim anlayışı terk edilmiştir.
Aynı şekilde 1913'te başlayan ve 1980'lere kadar devam eden dönemde ülke genelinde Türkçe olmayan yerleşim yerlerinin isimleri eşitlikten uzak, çok dilliği reddeden bu politika kapsamında değiştirilmiş ve Türkçeleştirilmiştir. Bu değişiklikler ile hem tarihsel hem de kültürel hafıza yok edilmek istenmiştir.
Tehlike altında olan ve yok sayılan bütün dillerin korunması, geliştirilmesi ve kullanılması konusunda asimilasyon politikası terk edilerek, dil konusunda yasal düzenlemelerle desteklenecek özgürlükçü politikalar geliştirmeye, isteyen tüm yurttaşların kendi ana dillerinde eğitim ve öğrenim görebilmesi konusunda başta TBMM olmak üzere tüm yetkilileri gerekli düzenlemeleri yapmaya çağırıyoruz.
Talepler sıralandı
-Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması ve bu hakkın kullanımı için yasal düzenlemelerin yapılmasını,
-Asimilasyon ve tekçi politikalarından vazgeçilerek çok dilli ve kültürlü ve yaşama olanak sağlanmasını,
– İsimleri değiştirilen yerleşim yerlerinin isimlerinin iade edilmesini ,
-Dil öğrenimi ve kullanımıyla ilgili, başta Medeni Ve Siyasal Haklar Sözleşmesi ile Birleşmiş Milletler Eğitimde Ayrımcılığa Karşı Uluslararası Sözleşme olmak üzere diğer tüm uluslararası metinlere konulan çekincelerin kaldırılmasını ve bu konuda Anayasal düzenlemelerin yapılmasını, talep ediyoruz.''
Açıklamada imzası bulunan kurumlar şu şekilde: “Adıyaman Barosu, Batman Barosu, Bingöl Barosu, Bitlis Barosu, Dersim Barosu, Diyarbakır Barosu, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi, Kürt Dili ve Kültürü Ağı Hukuk Masası, Mardin Barosu, Muş Barosu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği Diyarbakır Şubesi, Siirt Barosu, Şanlıurfa Barosu, Şırnak Barosu, Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı, Van Barosu.”