Siirt'te Görev Yapan Sağlık Çalışanları İş Bıraktı

Türk Tabipler Birliği (TTB), KESK'e bağlı Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) üyesi sağlık emekçileri özlük haklarının iyileştirilmesi amacıyla iş bıraktı. 

Sağlık emekçilerinin talepleri arasında emekliliğe yansıyacak yaşanabilir temel ücret verilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi, güvenceli çalışmanın sağlanması, şiddete karşı etkili bir yasa çıkarılması, güvenli ve sağlıklı çalışma ortamlarının oluşturulması, COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasasının çıkarılması, ağır ve tehlikeli işler kapsamında faaliyet yürüten tüm çalışanlar için 5 yıla 1 yıl yıpranma payı verilmesi ve ek göstergelerin 3600'den 7200'e kadar kademeli olarak yükseltilmesi yer alıyor.

Siirt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Önünde basın açıklaması yapan sağlık çalışanları, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'yı istifaya çağırdı.

Basın açıklamasını okuyan Siirt Tabipler Odası Başkanı Engin Kılıç, 'İktidarın savunduğu ve uyguladığı sağlık sistemi toplum sağlığı için artık önemli bir risk halini almış; bu sistemin yürütülmesi olanaksızlaşmıştır. Koronavirüs salgını mevcut sağlık sisteminin, toplum sağlığını korumak bir yana daha da riske attığını çok acı bir şekilde önümüze koymuştur. Halkın sağlığını tehlikeye atan bu sağlık sisteminin yürütücüleri, iş özel sağlık işletmeleri ve zenginleri korumaya yönelik politikalara gelince hiçbir sınır tanımamış; salgın döneminde dahi bu anlayışından vazgeçmemiştir. Yüzbinlerce insanımız, yüzlerce sağlık çalışanı yaşamını yitirirken; onlar sağlık sistemlerinin, şehir hastanelerinin güzellemeleriyle günlerini geçirmektedirler.' dedi.

Açıklamasının devamında Kılıç şu ifadelere yer verdi:

'Sağlık emekçileri salgın döneminde canla başla çalışırken aynı zamanda işsizlikle, işten atılmalarla, yoksullukla karşı karşıya bırakılmıştır. Sağlık çalışanları 'artık bu şartlarda çalışamıyoruz' diyerek istifa ederken, emekli olurken; genç hekimlerimiz başta olmak üzere sağlık emekçileri yurtdışına göç ederken tüm bu sorunları konuşmak, çözüm önerilerimizi iletmek için Sağlık Bakanı'yla görüşme taleplerimizi defalarca ilettik. Sağlık Bakanı'nın hekimlerin, sağlık çalışanlarının çalışma koşullarını, sağlık ve yaşam sorunlarını, toplum sağlığını sağlık emek meslek örgütleriyle konuşmasından daha doğal ne olabilir? Bu görüşme taleplerini karşılamak Sağlık Bakanı'nın bizlere ve topluma karşı sorumluluğu değil midir?

Artık yaşamımıza bile mål olan bunca sorunumuzu duymazdan, görmezden gelen iktidar, aslında her şeyi görmektedir ve bilmektedir. Yaşanan sorunları ne yazık ki pandemi döneminde çok daha belirgin olan SALGINI değil ALGly, yönetmeye çalışarak, kendisini bir şeyler yapıyormuş gibi göstermeye çalışarak, yok saymaktadır. Bunun en son örneği de hekimlerin, sağlık çalışanlarının artık yoksulluk sınırının çok altına düşmüş; açlık sınırına kadar gerilemiş gelirleri ve özlük hakları ile ilgili düzenleme yapacağı iddiasıyla getirdikleri yasa tasarısıdır. Ancak yasa tasarısı TBMM'ye getirildiği gibi hızla geri çekilmiştir. Daha önce Meclis'te bütün partilerin oybirliğiyle getirilen düzenleme, 11 Aralık tarihinde bir kez daha komisyona getirilmiş ve içtüzüğe aykırı olarak komisyon başkanının imzasıyla geri çekilmiştir.

Bizler tasarımının uygun eğitimi, bütüncül tüm eğitim çalışanlarını, hekimleri ifade ederken bu bile eğitimlerini iyimiş; ne zaman tekrar tekrar gerçekleştirilecek, varsa eksiklerin tasarımına nasıl tamamlanacak olduğu gibi detaylandırılacak usule aykırı bir şekilde geri döndürülerektir. Emekli maaşı maaşlarının resmi olarak ödenemediği, emekli maaşlarının ödenmediği çok fazla büyütülebilir ve kabul edilir edilmez. Sağlık ağır ve tehlikeli şeylerdir. Yapılan alımlar, riskli, eğitim düzeyi ve sınıf gibi daha tercihli değerlendirmeler için düzenlemeler yapılabilir. Yapılan düzenleme ile hekimlerin okulları planlarına ulaşamamaktadır. İktidara yetiştirecekleri emeklilere yönelik ücretler yüksek değildir; ücretli ücretli. Sağlık ekip işidir; ekibin bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve eksik çalışma olarak, iş barışı bozulmadan çalışmaktaktedir.

Sağlık ağır ve tehlikeli işler kapsamındadır. Yapılan işin niteliği, riski, eğitim düzeyi ve yoksulluk sınırı gibi daha birçok kriter ele alındığında yapılan düzenlemenin bile yetersiz olduğunu ifade ettik. Yapılan düzenleme ile hekim ücretleri yoksulluk sınırına bile ulaşamamaktadır. İktidara belirtmek isteriz ki emekli hekimlere vereceğiniz ücret yüksek değildir, çalışanlara verdiğiniz ücret düşüktür. Sağlık ekip işidir; ekibin her bir üyesi, insanca yaşayacak bir ücret ve güvenli çalışma koşullarında ekip olarak, iş barışı bozulmadan çalışmak istemektedir.

Ekonomi de sağlık gibi iflas etmiş durumdadır ve maaşlarımız açlık sınırının dahi altındadır. TBMM'de yaşanan bunca süreçte Sağlık Bakanı'na defalarca, yeniden yeniden seslenmemize rağmen ne yazık ki

yine sessiz kalmış ve halen de kalmaktadır. Sorumlu olduğu çalışanların hakları için sessiz kalan bakan görevini bir kez daha yapmamıştir: İstifa bizlere vereceği en iyi cevap ha almıştır.

İktidara ve Sağlık Bakanlığına çeşitli açıklama, eylem ve yürüyüşlerle anlatmaya çalıştık yine söylüyoruz: Salgın döneminde yaşamımızı da ortaya koyup verdiğimiz emeğin böyle/daha fazla değersizleştirilmesine izin vermeyeceğiz. Toplum sağlık hakkı; emeğimiz ve geleceğimiz için artık G(ö)REV zamanıdır.

Sağlıkta özelleştirmeci, hastanelerimizi satan politikalara karşı bu uyarı G(ö)REVI;

Koruyucu sağlık hizmetlerini savunmak içindir.

Emekliliğe de yansıyacak yaşanabilir temel ücret talebimiz içindir.

Güvencesiz, gerçekdışı bahanelerle işimizden edildiğimiz ve köleliği dayatan çalışma koşullarına son verilmesi, güvenceli çalışabilme talebimiz içindir.

Şiddete karşı etkili yasa, güvenli işyerkeri, sağlıklı çalışma ortamları talebimiz içindir.

COVID-19 başta olmak üzere meslek kaynaklı hastalıklara karşı bütüncül bir meslek hastalıkları yasası çıkarılması, her yıla 120 gün yıpranma payı içindir,

Ek göstergelerin 3600'den 7200'e kadar kademeli olarak yükseltilmesi içindir.

Bu G(ö)REV emeğimize, geleceğimize, halkın sağlık hakkına sahip çıktığımızı gösteren bir uyarıdır. Artık toplumun, sağlık çalışanların çığlığına kulak verilmelidir. Taleplerimiz kabul edilmediği, sağlık çalışanlarının çalışma ve yaşam koşullarını düzeltecek bir düzenleme hızla Meclis'e getirilmediği takdirde eylemlerimiz devam edecektir. İktidar bilmelidir ki söyleyecek sözümüz, değiştirecek gücümüz var.

Kısacası Emek Bizim ise Söz de Bizimdir!'

Bakmadan Geçme