Soğuk algınlığına karşı ne tür tedbirler alınmalı?
Mevsim değişikliklerinde sıklıkla görülen soğuk algınlığı ve grip hastalığına yakalanmamak için alınması gereken tedbirler konusunda uzmanlardan önemli uyarılar geldi.
İçerisinde bulunduğumuz aylarda yaşanan mevsimsel değişiklikler bazı hastalıkların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu dönemde en çok rastlanılan hastalıklar ise soğuk algınlığı ve grip olarak öne çıkıyor.
Öneriler
- Stres bağışıklık sistemini zayıflatarak kolay nezle-grip olmamıza neden olabilir. Her türlü stresten uzak durmaya çalışmak bu açıdan da önemlidir.
- Olumlu düşünün. Olumlu düşünmek çok önemlidir; yapılan çalışmalar hayata olumlu bakan insanlarda bağışıklık sisteminin daha iyi çalıştığını göstermektedir. Vücudumuzun dirençli ve dayanıklı olduğunu düşünmek iyileşmeyi kolaylaştırabilir.
- İstirahat ve gevşeme, belki de nezle ve gribin en eski tedavi önerisidir.
- Kendinizi sıcak tutun. Bu durumda aşırı terlemeye yol açmadıkça, vücudun bağışıklık sistemi enerjisini enfeksiyona karşı savaşta kullanmak için odaklayabilir.
- Hafif, yorulmadan yürüyüş yapın. Bu şekilde kan dolaşımını artırılarak enfeksiyon bölgesine akyuvarların gelmesine katkıda bulunulur. Açık havada yapılan kısa yürüyüşler havasız bir odada yorganın altında yatmaktan daha iyidir.
- Beslenmenize dikkat edin. Soğuk algınlığı sırasında enfeksiyona karşı önlem almaya çalışan vücudun metabolizması, hazmı zor gıdalarla yorulmamalıdır. Az yağlı gıdalar, et ve süt ürünleri, taze meyve ve sebzeler yenmelidir.
- Tavuk çorbası burundaki salgının kıvamını azaltarak, tıkanıklığı gidermektedir. Ayrıca özellikle sıcak tavuk çorbası salgı üretimini artırır, hapşırma ve sümkürme yoluyla mikropların vücuttan dışarı atılmasına yardımcı olur.
- Bol bol sıvı alın. 6-8 bardak su, meyve suyu, çay ve diğer içecekler ile nezleye bağlı kaybedilen sıvı yerine konabilir. Ayrıca yabancı maddelerin vücuttan atılması kolaylaşır.
- Su buharıyla odanın havasını nemlendirmek çok iyi bir yöntemdir.
- Sigara içmeyin, içilen ortamdan uzak durun. Sigara içilmesi veya dumanına maruz kalınması zaten enfeksiyon nedeniyle duyarlı olan boğazın daha kötüye gitmesine neden olur. enfeksiyona karşı mikropları solunum yollarımızdan temizlemeye çalışan hücrelere olumsuz etki yapar.
- Yeterli miktarda C vitamini alın. Öksürük, hapşırma ve diğer belirtilerin azalmasını sağladığına eskiden beri inanılmaktadır. Yüksek doz C vitamini doktor gözetiminde, kısa süreyle kullanılabilir. Fakat sıvı alımını da artırmak açısından portakal, mandalina, kivi ve greyfurt gibi C vitamininden zengin meyvelerin suları içilebilir.
- Tuzlu su ile burnunuzu temizleyin. Burun içindeki ödemin azalmasına ve burun tıkanıklığında azalmaya yardımcı olur. Ayrıca mikropların mekanik olarak temizlenmesini sağlar. Eczanelerde alınabilecek bu tip tuzlu su spreyleri kullanılabilir veya evde de basitçe hazırlanıp kullanılabilir. Bir bardak suya bir çay kaşığı saf tuz koyup karıştırdıktan sonra burun damlalıkları ile buruna damlatılarak belirgin rahatlık sağlanır.
Mikroplardan korunma ve çevrenizdekilere bulaşmasını önlemenin yolları
- Ellerinizi yıkayın. Ellerin yıkanması mikropların uzaklaştırılmasında oldukça önemlidir. Sabun ve akan sıcak su ile nezle virüsleri el ve parmak cildinden temizlenir. Sabun ve deterjanlar nezle virüsünü etkilemezler; virüsler yıkama ile mekanik olarak ortamdan uzaklaştırılırlar. El yıkama nezle olan kişi veya eşyaları ile temastan sonra çok önemlidir. Özellikle çocuklara hasta olan kişi ile temas ettiklerinde, ellerini yıkamaları öğütlenmelidir.
- Fincan veya bardakları paylaşmayın. Tek kullanımlık kağıt bardaklar, özellikle okul ve iş yerlerinde mikropların yayılımını önlemede başarılıdır.
- Kağıt mendil kullanın. Kağıt mendili bir kez kullanıp atmak önemlidir; zira masaya, koltuğa, sandalyeye vs. temas ile başkasına virüs bulaşabilir.
- Gözlerinize burnunuza ve ağzınıza elinizi götürmeyin. Nezle olan biriyle temas edildiyse kişi elini gözlerine, burnuna ve ağzına sürmemelidir.
- Çocuğunuza sık el yıkamasını öğütleyin.
- Kağıt havlu kullanın. Mutfak veya diğer yerlerde, özellikle nezle olunduğunda pamuklu havlu yerine kağıt havlu tercih edilmelidir.
- Oyuncakları temiz tutun. Oyuncaklar mikropları barındırabilir. Oyuncaklar düzenli olarak sıcak, sabunlu suyla yıkanmalıdır.
- Başka yöne hapşırın. Diğerlerinden uzağa veya mendile hapşırılması önemlidir. Ağzınızı elleriniz ile kapadıysanız, sonrasında mutlaka elinizi yıkayın. Bu durumu çocuklarınızın da örnek almalarını sağlayın.
- Bulunduğunuz ortamı havalandırın. Mikroplar durağan havada asılı kalır. Pencereler açıldığında temizlenir Ayrıca oda nemlendirilmelidir. Kaloriferin üzerine ıslak bez konulması yeterli olur. Burun mukozasının kuruması önlenir.
- Mikropları temizleyin. Mikroplar üç saate kadar, kapı kollarında, trabzanlarda, ışık düğmelerinde, telefon, uzaktan kumanda gibi sıkça dokunulan yüzeylerde yaşayabilirler. Bunların ara sıra dezenfektanlarla silinmesi faydalıdır.
Bu uygulamalar dışında belirtiler ağırlaşmaya devam ediyorsa veya geçmiyorsa mutlaka bir hekime başvurulmalıdır. Ciddi hastalık belirtileri olmayan basit nezlede, belirtileri azaltmak amacıyla semptomatik tedavi uygulanır. Ek olarak yatak istirahati, bol sıvı alınması, ılık tuzlu su ile gargara, akıntı kesici ilaçlar ve parasetamol gibi ağrı kesici ve ateş düşürücüler önerilir.
Grip belirtileri olduğunda ise ev istirahati gereklidir. Nezle tedavisinde kullanılanlara ek olarak nadiren ve zorunlu kalındığında gereksinim duyulan virüslere karşı (antiviral) ilaçlar, belirtilerin süresini ve ciddiyetini azaltmak için kullanılabilir. Bu ilaçlar, genellikle yaşlılar ve gribe bağlı komplikasyon riski yüksek olan genel durumu bozuk hastalar için kullanılır. Bu gibi durumlarda belirtilerin ikinci gününde mutlaka doktor önerisiyle başlanır.
Antibiyotikler ise virüslere etki etmezler. Antibiyotikler gibi reçeteye tabi olan ilaçlar, bakteriyel enfeksiyonun bulunduğu orta kulak iltihabı ve sinüzit gibi durumlarda, doktor tarafından teşhis edildikten sonra reçete edilir. Basit nezle ve grip durumlarında antibiyotik kullanımının bir yararı olmadığı gibi, hastanın karaciğer ve böbreklerinin işlevlerini ağırlaştırır ve ayrıca mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesine de neden olur.