- Haberler
- Siyaset
- CHP Genel Başkanı Özgür Özel Selahattin Demirtaş ile görüştü! İşte görüşme detayları ve Demirtaş'ın 'Çağrı Metni'
CHP Genel Başkanı Özgür Özel Selahattin Demirtaş ile görüştü! İşte görüşme detayları ve Demirtaş'ın 'Çağrı Metni'
Edirne F Tipi Cezaevinde eski HDP genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret eden CHP lideri Özgür Özel açıklama yaptı. Özel, 'Demirtaş'la TBMM'nin odak olması konusunda mutabık kaldık' dedi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu hafta Doğu ve Güneydoğu'da 6 ile yapacağı ziyaret öncesinde, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı Edirne Cezaevi'nde ziyaret etti. Özel’e Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da eşil etti.
Yaklaşık üç saat süren görüşme sonrasında açıklama yapan Özgür Özel, çözüm için TBMM'nin önemi konusunda Demirtaş ile mutabık olduklarını belirtti. Bölgeye yapacağı altı günlük ziyaretin ilk adımının Edirne olduğunu belirten Özel, "Demirtaş ile görüşmeden bölge ziyaretinin anlamı olmazdı" diye konuştu.
Bu çağrı metninin hazırlanmasında bile bana öğretmeye, katkı sunmaya devam eden mücadeleci tüm kadınlara selam ve teşekkürlerimle...
Jin Jîyan Azadî
Kadın Yaşam Özgürlük pic.twitter.com/Bg2tVcgUQj — Selahattin Demirtaş (@hdpdemirtas) October 21, 2024
Özel'in açıklamalarından başlıklar şöyle:
UTANÇ VERİCİ: "Hem Selahattin Demirtaş hem de Selçuk Mızraklıyla birer görüşme gerçekleştirdik. Öncelikle böyle bir görüşmeyi yapmak zorunda olmak zorunda olmanın utancı içerisindeyim. Çünkü her ikisi de görevleri başındayken, Sayın Selahattin Demirtaş Partisi’nin eş genel başkanıyken, Sayın Mızraklı da milletvekiliyken 'güya hiç kimseden talimat almayan, almaması gereken' hakimlerin bir gece yarısı farklı farklı şehirlerde hep beraber uyanıp evlerine baskınlar yaptırıp pek çok milletvekilini aynı anda alıp götürdükleri ve bildirilecekleri uçakların bile hazır tutulduğu bir operasyonun sonunda buraya kondular. Böyle bir görüşme yapma kendi siyasi tarihime Türkiye’nin siyasi tarihine böyle bir görüşmeyi bırakmak bizler açısından üzücü ve utanç verici. Esas bu utancın kaynağının kimler olduğunu millet biliyor.
ÇAĞRI METNİ ÇOK ŞEY SÖYLÜYOR: Çağrı metnini okudum aslında bu çağrı metni çok şey söylüyor. Eğer toplumsal barıştan bahsedeceksek diyor Selahattin Bey bunu ilk önce bu işin esas sorumlusu bütün erkekler olarak kendimizden başlamalıyız ve hep birlikte ilk adımı atmalıyız. Kadınların bu kadar güvende olmadığı bir ülkede toplumsal varış nasıl sağlanabilir? Kendisi yaptığı bu çağın içerisinde 'içimizdeki erkeğe sesleniyorum' diyor. Ben Demirtaş’ın kitaplarımın hemen hepsini okudum. Seher‘deki ilk hikayede içimizdeki erkeğe vurgu yapıyor. Ben bunu söylediğimde gülümsedi, daha da gülümseten başka bir şey söyledim; Seher kitabında ilk hikaye 'içimdeki erkek'tir son hikaye de 'sonu muhteşem olacaktır' ile bitiyor dedim.
SONU MUHTEŞEM OLACAK: Türkiye’de insanlar birbirini sevdikten toplumsal barışı hep beraber içselleştirdikten sonra nasıl 100 yıl önce sonu çok güzel olmuştu; Türkler ve Kürtler Türkiye’de yaşayan herkes dedelerimiz hep beraber büyük bir işgali sona erdirmiş genç bir Cumhuriyet kurmuşlardı, yine sonu muhteşem olacak. Bu sefer ilk yüzyılda yapamadıklarımız varsa hatalarımız eksiklerimiz varsa hepsini de hep birlikte onu arayacağız. Ve toplumsal barışa hep birlikte sağlayacağız."
DEMİRTAŞ GİBİ BİR AKTÖRÜ ALTI ÇİZİLMELİDİR: Bugünkü ziyaretin birkaç önemli özelliği var. Daha önce planladığım bir ziyaretti. Gecikmiş bir ziyarettir. Her ikisi de seçilmiş insanlardı. Doğu, Güneydoğu turuna çıkamadan önce, onların seçildiği ile, onların evine gitmeden önce yapılmış bir nezaket ziyaretiydi. Selahattin Demirtaş'la görüşmeden 6 günde 6 ilde olmanın bir anlamı olmazdı. Silahlar bırakılacak, analar ağlamayacaksa tüm aktörler önemlidir. Barış konusu görüşülecekse tüm aktörler çok önemlidir, ancak Selahattin Demirtaş gibi bir aktörün altı da kalın kalın çizilmelidir.
SÜRECİ TEMKİNLE TAKİP EDİYORUZ: Gelecekte iyi şeyler olacaksa Türkiye için kimse kimseyi engellememeli kişisel çıkarlar üzerinden hesap yapılmamalı 86 milyonun çıkarı birlikte gözetilmelidir. O yüzden çok kolay bir muhalefet imkanı varken sayın Bahçeli’nin bugüne kadar bize ve DEM'e söyledikleri, Erdoğan’ın dedikleri, bunları yapmak yerine uzatılan el doğrudur demeye devam ediyoruz. Bu süreci çok yakından temkinle dikkatle takip ediyoruz ve özellikle mutlaka ve mutlaka samimiyet çağrısı yapıyoruz. Bir samimiyet var mı yok mu bunun görülmesi lazım herkes kendine göre bir tarif yapıyor ben bir tarif yapacak değilim. Meselenin özü şudur; kimse ittifakının ya da partisinin çıkarını düşünerek bir şeyler yapmaya kalkmasın bu bu milletin Türkiye Cumhuriyeti’nin Türkiye Cumhuriyeti yapan tüm insanların vicdanlarından döner. Kimse kimseyle alay etmesin. Kimse kimsenin aklını hafife almasın.
TBMM'NİN ÖENMİ KONSUNDA MUTABIK KALDIK: Bu ziyaret bir nezaket ziyareti olmanın yanında siyasi anlamı olan bir ziyarettir. İlk yüzyılda yapamadıklarımızı hep birlikte onaracağız. Demirtaş'la memleketin tüm sorunlarını konuştuk; adalet sorununu, ekonomik krizi, bunların nasıl aşılacağını konuştuk. Hukukun üstünlüğü ve iyi bir yönetimin gerekliliğini konuştuk. En mutabık olduğumuz konulardan biri de TBMM'nin önemiydi. TBMM'nin odak olmadığı hiçbir karar şimdiye kadar sonuç vermedi, bundan sonra da vermeyecek. Demirtaş ve Selçuk Mızraklı ile iletişim halinde olmaya, birbirimizin görüşlerine ihtiyacımız olduğu her an görüşmeye devam etme konusunda da mutabık kaldık.
FETHULLAH GÜLEN'İN ÖLÜMÜYLE İLGİLİ AÇIKLAMA: Kişiler öldüklerinde öbür dünyaya veballe gidiyorsa gerisinde çok acılar, ölümler, ihanetler bıraktı. Gittiği yerde hesabını verir, Türkiye'de yargı önünde vermesini isterdik, olmadı. Ancak o gidince 'Bir şey bitiyor' diye kimse düşünmesin çünkü koca bir sermaye bıraktı arkasında ve onun gibilerin elinde koca bir siyasi güç, siyasi organizasyon bıraktı. Türkiye'de belki aktiviteleri görünür değil ama dünyanın dört bir yanındalar, bunlara karşı çok tetikte olmak lazım. Bu ülkede devletin içine sızıp, devletin silahını kendi silahı yapmış bir silahlı terör örgütünden bahsediyoruz, onun liderinden bahsediyoruz. 55 yıl önce 'Sızıntı' adıyla çıkmış bir dergiden ve devletin her noktasına sızmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. Sadece kurucusu öldü, örgüt ortada duruyor. 'Bu tehlike geçti' veya 'Bu tehlike bitti' gibi bir düşünceye kimse kapılmasın. O gidince her şey bitti sanılmasın. Çok ciddi bir sermaye bıraktı. Bu sinsi örgüte karşı herkes tetikte olmalıdır. Bunun dışında söylenecek her kelime onlar için israf."
O HASTANELERİ ÖZELLEŞTİRELİM: Kamulaştıralım o hastaneleri, hastanesinde bir bebeğin hayatıyla oynayarak zenginleşenler de görsün bunları yapınca başına neler geleceğini.
İBRAHİM KABOĞLU'NUN ANAYASA AÇIKLAMASI: Sayın Kaboğlu'nun açıklaması kendisini bağlar. Yaptığı açıklamanın siyasi bir açıklama olmadığını düşünüyorum. Anayasa'nın ilk 4 maddesini tartışmaya kapalıyız."