DEM Parti Eş Genel Başkanı Hatimoğulları: Normalleşme dediğiniz Kürtlerin, devrimcilerin olmadığı bir anomalidir

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları,Kobanê Davası'nda ceza alan siyasetçileri tek tek anlatarak 'Hiç baş eğmedik, hiç de baş eğmeyiz' dedi. Hatimoğulları, 'Normalleşme dediğiniz, Kürtsüz bir normalleşmedir' tepkisini gösterdi.

PAYLAŞ
TAKİP ET Google News ile Takip Et
Artı Siirt Haber - Vedat Aydın

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. DEM Parti’nin grup toplantısına siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ile emek ve meslek örgütleri temsilcileri katıldı. Ayrıca Kobanê Davası’nda ceza verilen siyasetçilerin aileleri de katıldı.

Grup toplantısının yapıldığı salondaki sıralara Kobanê Davası’ndan ceza alan Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer tutuklu siyasetçilerin fotoğrafları yer aldı.

ÇERKES KATLİAMI

Hatimoğulları, Çerkeslere dönük 160 yıl önce gerçekleşen katliamı kınayarak, "Bizler Çerkeslere yaşatılan soykırımı, sürgünü asla unutmadık, unutmayacağız. Sürgünde ve bu soykırımda yaşamını yitiren bütün Çerkesleri, canlarımızı burada sizlerin huzurunda bir kez daha saygıyla anıyorum” dedi.

KOBANÊ DAVASI

Kobanê Davası’nda siyasetçilere verilen cezanın "toplumsal itiraz hakkına verildiğini" söyleyen Hatimoğulları, şunları söyledi:

"Kobanê Kumpas Davası'nda 24 arkadaşımıza siyaset yaptıkları için, IŞİD katliamlarına karşı çıktıkları için, bu rejime biat etmedikleri için, AKP ve Erdoğan’a 'kral çıplak' dedikleri için 407 yıl 7 ay hapis cezası verildi. 16 Mayıs’ta yargılanan ve hakkında karar çıkan siyasetçiler değildi. Toplumsal itiraz hakkıdır yargıdır. Bu karar toplumsal itiraz hakkına verilmiş bir karar verilmiştir.

Arkadaşlarımız 'IŞİD’e hayır katliamlara hayır' dedikleri için yargılandı. Burada yargılanan sadece Kobanê direnişi değildir, yargılanan karanlığa karşı aydınlığı savunanlar, ölüme tecavüze, soykırıma karşı topraklarını ve yaşamlarını savunanlardır. Yargılananlar; Gezi’de olduğu gibi demokrasiydi, toplumsal itirazdı. Türkiye halklarının birlikte yaşam umuduydu. Kürt halkının onurlu mücadelesiydi.

'BİR ÇOCUĞUN ÖLÜMÜNDEN İNTİKAM SENARYOSU ÇIKARTTILAR'

Bu kumpas davasıdır ve tamamen siyasi bir davadır. ‘Kobanê düştü düşecek’ diyenlerin hayalleri sukuta erdiği için bu bir intikam davası olarak açılmıştır. Bu intikamı almak için yıllardır Yasin Börü’yü arkadaşlarımızın öldürdüğünü iddia ettiler. Bir çocuğun ölümünden bir siyasi intikam senaryosu çıkaracak kadar yürekleri kurumuş, vicdanları köhnemiş olan bir anlayış var karşımızda.

Erdoğan daha dünkü konuşmasında karara rağmen bu kararda Yasin Börü’nün öldürülmesine ilişkin bir ceza olmamasına rağmen Yasin Börü’nün öldürüldüğü üzerinden halkı aldatmaya, halkta algı yaratmaya devam ediyor. Şimdi bu kararda ne var? Yargılanan hiçbir arkadaşımız bir tek kişinin ölümünden sorumlu değildir. Bu kararı bütün Türkiye kamuoyu lütfen öyle bilsin ve Erdoğan’ın şürekasının Saray şürekasının yaratmak istediği cinayet üzerinden yaratmak istediği dezenformasyona karşı lütfen bütün Türkiye halkları kulaklarını açsın."

ERDOĞAN'A TEPKİ

Hatimoğulları'nın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

Dün AKP genel Başkanı Erdoğan Kobanê kumpas davası hakkında yorum yapıyor. Verilen karar bu davanın savcısı ve hâkimi olan Erdoğan’ın, Bahçeli’nin yüreğine su serpmiş olabilir. Ama Türkiye’deki demokratik kamuoyunun, Kürtlerin, Türkiye halklarının yüreğinde de büyük bir öfke yarattı. Erdoğan “Kobani siyasi dava değil” diyor. Evet Erdoğan bu sadece siyasi dava değil, aynı zamanda bir siyasi intikam davasıdır. Bu davanın iddianamesi A’dan Z’ye kadar bir kumpastır.

Siyaseten yenemediğini emrindeki yargıyla, hapishanede rehin tutma davasıdır. Davaya atadığınız çete üyesi hakimler, cüppe giymiş siyasiler, Saray eşrafı ve küçük ortağı şunu iyi bilsin ki bu dava Türkiye tarihinin en büyük siyasi ve komplonun olduğu davasıdır.

NORMALLEŞME TEPKİSİ

Normalleşme dediğiniz; “Kürtsüz bir normalleşmedir”, “Devrimcilerin, sosyalistlerin, aydınların, demokratların, kadınların, biat etmeyenlerin olmadığı bir yumuşamadır”.

Bu anormalliği Türkiye’nin önüne normalleşme olarak sunamazsınız. Bu normalleşme değil darbenin alasıdır.

'YARGILANMADILAR, YARGILADILAR'

Sevgili Sebahat’i, Gültan’ı, Ayla’yı, Ayşe’yi, Meryem’i aldık, bir yandan hasret dolu buruk bir kavuşma yaşıyoruz, bir yandan bu davadan 13 arkadaşımız hala tutsak. Kimsenin şüphesi olmasın ki, 13 arkadaşımız da çok yakında bizlerle olacak. Bu büyük insanlık yürüyüşünde, bu büyük özgürlük kervanında içerden değil, dışarda katkılarını verecek.

Savunmalarında savunmadan öte Türkiye ve Ortadoğu siyasetine ders niteliğinde sunumlar yaptılar. Yargılanmadılar. Yargıladılar. Hepsiyle gurur duyuyoruz. Onur duyuyoruz.

CEZA ALAN SİYASETÇİLERİ ANLATTI

1) Günay Kubilay yoldaşımız, siyasi hayatını Türkiye Sosyalist hareketinin mücadele birliğine ve Kürt özgürlük mücadelesiyle dayanışmaya adamıştır. Birleşik süreçlerimizin tümünde her zaman en önde olmuş bir enternasyonallisttir.

2) Alp Altınörs öğrenciliğinden bugüne sosyalizm mücadelesinden bir gün bile kopmadan, tüm cezalara, hapislere rağmen ne sokaktan ne de yazmaktan, üretmekten vazgeçmiştir.

3) Bülent Parmaksız sosyalist hareketin, Kürt özgürlük mücadelesi ile kesiştiği her yerde olmak, her fırsatta bu ittifak zeminin oluşması için fedakârca çalışarak geçmiştir. Büyük Ortadoğu Projesine karşı Halkların Ortadoğu Projesi perspektifiyle Filistin ve Kürt halkının hakları için mücadele etmiştir.

4) İsmail Şengül içinden geldiği sosyalist geleneğin Kürt halkıyla buluşmasında emek verdi. Bugün İsmail yoldaşımız şahsında ortak mücadeleden intikam alınmak isteniyor.

5) Nazmi Gür HDP ve öncesinde kurulan siyasi partilerin tüm kademelerinde görev almış, ömrünü barış ve insan hakları mücadelesine adamıştır.

6) Dilek Yağlı “Bugün nasıl ki Filistin için insanlar çağrı yapıyorsa o gün de Kobanî için çağrılar yapılıyordu” diyerek iktidarın iki yüzlülüğünü mahkeme boyunca yüzlerine vurmuştur.

7) Ali Ürküt. HADEP’ten bugüne il başkanlığından, MYK üyeliğine, RTÜK üyeliğine kadar verilen her görevi layıkıyla yapan yoldaşımızdır.

8) Zeynep Karaman yıllarını Kürt halkının özgürlük mücadelesine ve kadınların özgürleşmesine vermiş, zulmün karşısında bir adım bile geri atmamıştır.

9) Özgürlük mücadelesi ve kadın mücadelesi savunucusu Pervin Oduncu “Tecrit kırılırsa barış olur” diyerek düşman hukukuna rağmen iktidara ve devlet aklına doğru yolu göstermiştir.

10) Zeynep Ölbeci “Şimdiye kadar elde ettiğimiz kazanımlar erkek zihniyetine karşı verdiğimiz mücadelenin sonucudur” diyerek siyasal mücadelesini kadın özgürleşmesine adadığını ifade etmiştir.

11) Aynur Aşan Mersin il başkanlığı görevini yürütmüş, kadın özgürlüğü, sosyalizm ve kürt özgürlük mücadelesinin yılmaz bir emekçisi olmuştur.

12) Sevgili Figen Yüksekdağ’a 32 yıl ceza verdiler. Ömrünü devrimci, sosyalist mücadele içerisinde, Kürt halkının yanında, açlığa ve yoksulluğa karşı mücadeleye, kadınların kurtuluş mücadelesine adamış bir siyasetçidir.

“Kimsenin yüzü düşmesin. Yüreği kararmasın. Bugüne kadar yıkamadılar. Diz çöktüremediler. Ağır bedellerle, cefalarla beslenen yolumuzdan döndüremediler. Bundan sonra da başaramayacaklar. Direne direne var olduk. Direne direne kazanacağız…” sözleriyle karşıladı kararı.

13) Sevgili Selahattin Demirtaş. 90’lı yıllarda bugünkü iktidarın ortağı karanlık güçlerin uyguladığı insanlığa karşı suçlarla ilgili insan hakları mücadelesi vermiş. Aktif siyasete katılarak ülkenin barışının sembol isimlerinden biri olmuştur. Onun şahsında insan haklarından, barış mücadelesinden, Kürt siyasetinden intikam alınmak istenmiştir.

“Bin ömrüm olsa hepsini halkım için feda ederim. Moralli olun. Dik durun. Direnin. Umudumuzu, hayallerimizi geleceğimizi zorbalara teslim etmeyeceğiz. Biz bir insanlık hareketiyiz. Biz yenilmezler hareketiyiz.”

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN