EKMEK KUYRUKLARININ ANIMSATTIĞI, EKMEK KARNESİ ANEKDOTU!

1939-1946 yılları arasında yaşanan 2. Dünya Savaşı yüzünden tedbirler alınmış ve Devlet tarafından buğday stoku cihetine gidilmişti. Bu yüzden ekmek de karneye bağlanmıştı. Vatandaşlara, ailelerinin nüfusuna göre ekmek karnesi veriliyordu. Aile büyüklerimin anlattıklarına göre, ekmek, altından kıymetliydi. Bütün illerde ekmek karneleri Valilikler eliyle dağıtılıyordu. Tabii, dağıtılacak karnelerin basım işleri vardı. O yıllarda Siirt’te tek matbaa SİİRT GAZETESİNİN basıldığı SİİRT MATBAASIYDI. Valilik tarafından ekmek karneleri sayılı olarak bastırılıyor, sayılı olarak dağıtılıyordu. Ancak, sayımlar sonucu, fazla karne ortaya çıkınca, haliyle karnelerin basıldığı Siirt Gazetesinin çalışanları sorumlu tutulmuş ve sorguya alınmışlardı. Tahkikatı da bizzat dönemin aynı zamanda Belediye Başkanı da olan Vali’si yapıyormuş.

Soruşturma yapılırken, matbaada mürettip olarak çalışan biri ortaya çıkmış ve fazla karneleri kendisinin bastığını, ailesinin çok zor durumda olduğu için bu yola baş vurduğunu söylemiş. Tabii, karne ibraz edilirken, fırında ekmeğin parası ödeniyormuş. Yani, parası ödenmekle birlikte tahsisat fazlası ekmek alınıyormuş. Genç mürettibin durumunu tahkik ettiren dönemin Valisi, genci affetmiş ama, o günden sonra karne basımı yapılırken, baskıyı gerçekleştirenlerin başlarına zabıta dikilmiş ki, bir daha söylenenden fazlası basılmasın. Ayrıca, basılan ekmek karnelerine Valilik mührü de basılmağa başlanmış.

Şimdi, 75-80 yıl önce yaşanmış bu olayı anlatmak nereden aklıma geldi derseniz, elbette, büyükşehirlerde halk ekmek büfelerinin önünde yaşanan ekmek kuyruklarından. Türkiye’yi savaşa sokmayan ve her ihtimale karşı buğday stoku yaparak ülkede ekmek sıkıntısına yol açan İsmet İnönü için, (BUĞDAY STOK ETTİ. MİLLETİ AÇ BIRAKTI) derler ya! O’nun da çok güzel ve meşhur bir cevabı var:

-Evet, milleti aç bıraktım ama, savaşa sokarak, çocuklarını yetim bırakmadım.

Halk büfeleri önünde kuyrukta beklerken yaşlı bir vatandaşın AĞLAYARAK (HAKKIMI HELAL ETMİYORUM) demesi, gerçekten de yürekler yakıcıydı.

Ekmek kuyruğundaki başka bir vatandaşın “Cumhurbaşkanı’nın damadı doların bu paraya geleceğini söylüyormuş o zamanlar “5 liraya, 6 liraya alacaksınız 10, 15 liraya satacaksınız” diyordu. Demek ki bugünleri görüyorlarmış. Memleketi bu duruma getirenler utansın. Millet bak kuyrukta bir ekmek alamıyor, bekliyor saatlerce ondan sonra orada oturup konuşuyorlar. Biz insan gibi yaşamak istiyoruz. Bakın bu kadar insan burada neden bu havada böyle beklesin. Millet bunu hak ediyor. Az kaldı ne diyelim” dedi.

Ucuz ekmek bekleyen bir kadın ise “Bir şey demiyorum yavrum ne diyeyim ki diyecek bir şey yok. Devletimiz utansın başka bir şey demiyorum” sözleriyle değerlendirdi.

Ezcümle: Halk büfeleri önünde uzanan kuyrukları görünce zihinlerde çağrışım yapan deyim şu oluyor: (BUNLAR SAVAŞ OLMADAN MİLLETİ EKMEKSİZ BIRAKTILAR. YA SAVAŞ OLSA!) EKONOMİK KRİZ, OLAĞANÜSTÜ HAL SEBEBİ OLUR MU!!!

Erdoğan'a yakın isimlerden Prof. Dr. İzzet Özgenç, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda ekonomik kriz gerekçesi ile

'OHAL ilânına toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir' buyurmuş.

Bir taraftan ekonominin kitabını yazdığınızı söyleyeceksiniz, öbür yandan ekonomik krizi gerekçe göstererek olağanüstü hal ilan edreceksiniz, öyle mi…

Yazdığınız, ekonomi kitabının hangi sayfasında yazılı bu!

KUYRUKLARI ÖZLEMEK!

Birileri, durumumuzun geçmiş yıllardan iyi olduğunu iddia ederek bizlere kuyrukları anımsatıyorlardı. Hani benzin kuyruğu, margarin kuyruğu, tüp gaz kuyruğu, şeker kuyruğu, et kuyruğu gibi kuyruklar vardı ya! Emin olun o günler, bugünlerden çok daha iyiydi. Milletin cebinde para vardı ki, ihtiyacı olanı alabilmek için kuyruklarda bekliyordu. Şimdi marketlerde raflar dolu, benzin bol, tüp gaz yerine doğalgaz var. Kasapların vitrinlerini süsleyen her cinsten et bulabilirsiniz. Ama ceplerde para yok! Esnaf, siftah edemediği için kan ağlıyor. Kepenkler iniyor, işyerleri kapanıyor.
Vatandaşlar diyorlar ki: Keşke cebimizde paramız olsa da, yine eskisi gibi kuyruklara girsek, ihtiyacımızı almak için saatlerce beklesek. Şimdi vitrinlerin önünden geçerken kös-kös bakmakla yetiniyoruz. Evimize, ellerimiz boş gittiğimiz zaman, (ne yapalım, kuyrukta bekledik, sıra gelmedi) yalanına sarılamıyoruz.

Meğerse kuyruklar zenginliğin alametiymiş de bunu idrak edemiyormuşuz. Öyle ya, cebinde parası olmayan, kuyruklarda neden beklesindi ki!

Daha sonra kredi kartları ortaya çıktı. Bir süre kredi kartlarıyla idare ettik. Kredi kartlarının limitleri dolunca ve ödeyemeyecek duruma düşünülünce o kapı da kapandı. Türkiye'de bireysel kredi ve kredi kartı borcunu ödeyememiş ve halen borcu devam eden, sayıları 3 milyonu aşan vatandaş var. Borcundan dolayı icralık vatandaşların sayısı ise 1 milyonun üzerinde.

Kuyruklara girdiğimiz dönemlerde ne kredi kartlarımız vardı, ne kredi kartı borçlarımız, ne de icra için kapımızı çalan icra memurları! Keşke ceplerimizde paramız olsaydı da, geçmiş yıllarda olduğu gibi, zaruri ihtiyaç maddelerimizi alabilmek için kuyruklara girseydik. Evde, tüpgaz yerine doğalgaz var ama faturasını ödeyemeyeceğimiz için kombileri kapatıyor, yorganları başımızın üstüne çekip ısınmağa çalışıyoruz.
Sözün özü, cebimizde paramızın bulunduğu kuyruklu günleri özledik…

TAŞLAMALAR

EKONOMİK SORUNLAR
SEBEP GÖSTERİLEREK
OLAĞANÜSTÜ HALE
GİTMEK İSTİYORLAR BAK

OLAĞANÜSTÜ HALLER
ESKİ GÖZ AĞRIMIZDIR
ÖMRÜMÜZÜ TÜKETEN
ZORBA, ZALİM BİR KIZDIR

ALIŞIĞIZ HER İKİ
YÖNETİME DE ANLA
ÖMRÜMÜZÜN YARISI
GEÇTİ BİZİM BUNLARLA

3 AY SÜREYLE BAŞLAR
BAZEN YILLARCA SÜRER
BÖYLESİNİ YAŞADIK
VE DE GÖRDÜK BİZ BEYLER

OLAĞANÜSTÜ HALLER
BELLİ CAN SIKICIDIR
GÜNÜ GELİNCE GİDER
ZANNETME KALICIDIR

NİCE SIKIYÖNETİM
VE OLAĞANÜSTÜ HAL
YAŞAMIŞTIR BU MİLLET
EN İYİSİ OLMAK LÂL

OLAĞANÜSTÜ HALİ
SEVİCİLER VAR BELLİ
HER DÖNEMDE OLMUŞTUR
İSTİBDADI SEVİCİ

NORMAL YASALAR İLE
İDARE ETMEK VARKEN
İSTİBDAT SEVİCİLİK
AŞKI NİÇİN VE NEDEN

NEFES ALALIM GAYRİ
DERİN, DERİN BİR NEFES
İSTİBDAT SEVİCİLİK
NEDİR SÖYLE A TERES

Bakmadan Geçme