- Haberler
- Genel
- HÜDA PAR: Asgari ücretli ve dar gelirli ailelere elektrik ve doğalgaz ücretsiz verilmeli
HÜDA PAR: Asgari ücretli ve dar gelirli ailelere elektrik ve doğalgaz ücretsiz verilmeli
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, "Asgari ücretli ile dar gelirlilerin refah düzeyini yükseltmek için zaruri ihtiyaçları oranında elektrik ve doğalgaz ücretsiz verilmeli ve vergilerden muaf tutulmalıdırlar." dedi.
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; Türkiye geneli çöken EBA sistemi, elektrik-gaz zamları ve hayat pahalılığı ile Coronavirus müeyyideleri gibi gündemin öne çıkan başlıklarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Türkiye'deki iktisadi sistemin, zengini daha zengin, fakiri her geçen gün daha da fakirleştirdiğine dikkati çeken Sağlam, bu adaletsizliğin önüne geçecek yapısal değişikliklerin zorunlu olduğuna vurgu yaptı.
EBA sistemi çökmüştür
EBA sisteminin çökmesini değerlendiren Sağlam, "2020-2021 eğitim öğretim yılının uzaktan eğitim ile başladığı ifade edildi. Ancak ilk günden aksaklıklar yaşandı ve EBA sistemi çöktüğü için aslında eğitim başlayamadı. Milli Eğitim Bakanı, çöküşün sebebini her ne kadar talebin yoğunluğuna ve siber saldırıya bağlamış ise de teknik alt yapının hazır hale getirilemediği görülmektedir. Teknik araç ve gereçler ile güçlü bir internet altyapısı sağlanmadan başarılı bir uzaktan eğitim mümkün değildir. Altyapısı hazırlanmadan uzaktan eğitime geçilmesi halinde kullanılan EBA sisteminin yetersizliği görülmüştür." dedi.
"MEB, yüz yüze eğitimin alt yapısını oluşturmaya yoğunlaşmalıdır"
Yüz yüze eğitimin önemine vurgu yapan Sağlam, "Sosyo-ekonomik nedenler ve coğrafi etkenler sorunu daha da derinleştirmektedir. Ülke insanının çoğunluğunun dar gelirli olması, araç-gereçlerin tedarik edilmesini engellemektedir. Uzaktan eğitimin başarısızlığı bir yana, öğrencileri internete bağımlı hale getirmesi başlı başına ciddi bir sorundur. MEB, yüz yüze eğitimin alt yapısını oluşturmaya yoğunlaşmalıdır. Uzaktan eğitimin doğurduğu fırsat adaletsizliği ve ekonomik yük getirmesinin yanı sıra aile içinde oluşan sorun ve pedagojik kaygılar dikkate alınmalıdır. Bulaş riskini en aza indirecek tedbirler alınmalı, kontrollü ve kademeli olarak bir an önce yüz yüze eğitime geçilmelidir." ifadelerini kullandı.
Elektrik-gaz zamları ve hayat pahalılığı
TÜİK'in, 2020 yılı elektrik ve doğalgaz fiyat istatistiklerini değerlendiren Sağlam, şunları kaydetti:
Buna göre sanayi elektriğinde önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 2,8, konutlarda ise yüzde 32,3 oranında fiyat artışı meydana geldi. Doğalgazda da önceki yılın aynı dönemine göre sanayi tüketiminde yüzde 3,2 konut tüketiminde ise yüzde 34,7 oranlarında artış görüldü. Memur, işçi ve emeklilerin maaşları ile asgari ücrete yapılan artışların 4-5 katı olan bu zamlar, hayat pahalılığı ve enflasyon olarak tüketiciye geri dönmektedir. Elektrik ve doğalgaz, sanayi ve üretim sektörü ile tarımın temel girdi kalemi oldukları için bir taraftan maliyetleri yükseltirken, diğer taraftan üretim ve istihdamı düşürmektedir. Üreticiye, tüketiciye, esnafa, işçiye, çiftçiye, neredeyse toplumun bütün kesimlerine ağır yük olarak dönen enerji fiyatlarındaki bu yükselişin aşağıya çekilmesi için hiçbir adım atılmadı.
"Türkiye'deki iktisadi sistem, zengini daha zengin, fakiri her geçen gün daha da fakirleştirmektedir"
Ekonomi sistemini eleştiren Sağlam, "Üreticinin maliyetleri daha da yükselirken, dar gelirlinin hayat şartları daha da zorlaştı. Türkiye'deki iktisadi sistem, zengini daha zengin, fakiri her geçen gün daha da fakirleştirmektedir. Bu adaletsizliğin önüne geçecek yapısal değişiklikler zorunludur. Önümüzdeki süreçte arz yetersizliği nedeniyle temel gıda maddelerinde fiyat artışlarının önüne geçmek için şimdiden tedbirler alınmalıdır. Asgari ücretli ile dar gelirlilerin refah düzeyini yükseltmek için zaruri ihtiyaçları oranında elektrik ve doğalgaz ücretsiz verilmeli ve vergilerden muaf tutulmalıdırlar." ifadelerini kullandı.
Coronavirus müeyyideleri anayasal ölçülülüğü aşmamalıdır
"Coronavirus salgını nedeniyle devlet ve toplum olarak zor günlerden geçiyoruz." diyen Sağlam, "Neredeyse her gün, uzak veya yakın bir tanıdığımızı kaybediyoruz. İş ve sosyal hayat eskiye oranla ciddi kısıtlamalara maruz kaldı. Bu zorlu sürecin aşılması, elbette devlet ve toplum dayanışması ve elbirliği ile ancak mümkün olabilir. Tedbirlere riayet etme, toplumun tamamının hayatını korumaya tekabül eden hayati bir husustur. Bu sıkıntılı süreçte herkes üzerine düşeni fazlasıyla yapmak zorundadır. Bu ağır riske rağmen sorumsuzca davranıp, tedbirlere riayet etmeyenlere konulan müeyyideler, toplumun sağlığının korunması ve yaşamın kolaylaştırılması amacına matuf olmalıdır." dedi.
"Tedbir ve müeyyideler kişilerin temel hak ve hürriyetlerini zedelememelidir"
Son olarak Sağlam, "Uygulanan cezaların bazı kamu kurumlarında yapılacak işlemler öncesi ödenmiş olmasının mecburi hale getirilmesi bu amaca hizmet etmeyecektir. İdari para cezasının ödenmemiş olmasının kamu hizmetlerini almaya engel teşkil etmesi, anayasanın ölçülülük ilkesiyle bağdaşmamaktadır. Pandeminin sonuçlarının her geçen gün ağırlaştığı bu süreçte, vatandaşlara yeni hak mahrumiyetleri getirmek, toplumu daha da bunaltacaktır. Tedbir ve müeyyideler, kişilerin temel hak ve hürriyetlerini zedelememelidir." şeklinde konuştu.