- Haberler
- Genel
- Kürt siyasetçilerden Kılıçdaroğlu'na: Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said Nursi'nin mezar yerlerinin açıklanması helalleşmenin ilk adımı olur
Kürt siyasetçilerden Kılıçdaroğlu'na: Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said Nursi'nin mezar yerlerinin açıklanması helalleşmenin ilk adımı olur
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" söylemi gündemi değiştirdi.
Türkiye, son bir haftadır Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" söylemini tartışıyor.
Kimileri açıklamayı samimi bulurken, kimileri de söylemin "oy" ve "strateji"den ibaret olduğunu savundu.
Bir diğer kesimde Kılıçdaroğlu'ndan "helalleşme"den kastının ne olduğunun detaylandırma çağrısında bulundu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu ise dünkü Meclis Grup Toplantısı'nda konuya açıklık getirdi.
"Ne stratejisi?"
İkna odalarına sokulan başı kapalı kızlar, Roboski, Sivas, Kahramanmaraş mağdurları, Diyarbakır hapishanesi mahkumları ve mahalleleri gasp edilip sürülen Romanlar dahil yarası olan tüm topluluklarla helalleşeceklerini kaydeden Kılıçdaroğlu, şu ifadelere yer verdi:
"Gelecekte, bu ülke çocuklarının ‘bu ülkeyi barıştırdı' demelerini istiyorum ardımdan. Böyle anılmak istiyorum. Ne stratejisi? Hangi strateji çocuklarımızın geleceğinden daha önemli? Helalleşeceğiz dostlarım. Açık yaralar var, biliyorum zor olacak ama yapacağız. Başaracağız."
Muhalefetten iktidara birçok kesim "helalleşme" söylemini kendi bakış açısından değerlendirdi.
Peki, Kürtler "helalleşme"ye nasıl bakıyor? Beklentileri neler?
Kürt siyasiler, "helalleşme"yi Independent Türkçe'ye değerlendirdi.
"'Helalleşme' söylemi son derece olumludur"
Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) Genel Başkanı Latif Epözdemir, "helalleşme"yi çok olumlu bir adım olarak gördüklerini söyledi.
CHP'nin son aylarda ülkenin temel sorunlarına karşı yeni bir anlayış geliştirmek istediğine değinen Epözdemir, "Bazı tabuları yıkıp ülke sorunlarının etrafından dolaşmaktan ziyade sorulara parmak basma gibi bir eğilim içinde olduğunu görüyorum. Söylem son derece olumludur" dedi.
Latif Epözdemir / Fotoğraf: Twitter
Epözdemir'e göre CHP'nin son kongresinde "Kürt sorununu çözmek istiyoruz" söyleminin yanı sıra Irak Kürdistan Bölgesi'ne (IKB) gerçekleştirilen resmi düzeydeki ilk ziyaret olumlu adımlardan birkaçı.
Türkiye'nin 1924'ten başlayarak tekçi bir sistemi tesis etmeye çalıştığını, Türkçülük üzerine inşa edilen sistemin Türk olmayan kesimlere çok acımasız davrandığını savunan Epözdemir, "Bu politikalar en çok Kürtlere acımasız davrandı. Kürtleri katletti, tehcir etti, iskana tabi tuttu… Kürtleri Türkleştirmek, entegre etmek ve o tekçi yapı içerisinde hapsetmek konusunda ciddi politikalar uygulandı. Keza Ermeni, Rum, Musevi ve diğer etnik dini kesimlere de acımasız ve tekleştirme politikası yürütüldü. Bu politikalar 1970'li yıllara kadar devam etti" yorumunda bulundu.
"Öncelikle iadeyi itibar yapılmalı"
Cumhuriyetin kuruluşundan 1950'ye kadar politikaların yürütüldüğü dönemde CHP'nin iktidarda olduğunu hatırlatan Epözdemir, geçmişteki uygulamaların sorumlusunun CHP olduğunu ve özür dilemesi gerektiğini belirterek, devamında şunları kaydetti:
"Bir kere iadeyi itibar yapılmalı. Ne demek bu? Geçmişte tekçiliğe karşı durmuş, asılmış, öldürülmüş, katliama tabi tutulmuş tüm kesimlerin itibarının iade edilmesi lazım. CHP iktidarında Şeyh Said, Seyit Rıza ve Saide Kurdi (Nursi) gibi şahsiyetlerin mezar yerlerini açıklamalı ve ailelere teslim etmelidir. Dersim ve Zilan katliamı nedeniyle bizzat özür dilenmelidir. Gasp edilmiş temel hak ve hürriyetler iade edilmeli, anadilde eğitim için engel olan Tevhid-i Tedrisat kanunu kaldırılmalıdır. En önemlisi de Kürtlerin bulunduğu yerleşim yerlerinin isimleri kanunla değil bir kararname ile bir gecede değiştirildi ve Türkçeleştirildi. CHP bu konuda ısrarcı bir politika üreterek bunun arkasında durmalı. İşte tüm bunlardır helalleşme. Biz helalleşmeden bunu anlıyoruz."
Ülke siyasetini çıkmaza sokan, en büyük ve önemli sorunun Kürt sorunu olduğunu vurgulayan Epözdemir, "Eğer Kürt sorunu çözülürse Türk siyasetinin de önü açılır ve öteki sorunlar kendiliğinden çözülür. CHP bunu yapabilir. Bir Kürt partisi olarak sorunun çözülmesinden tarafız. Önemli olan bu konuda adım atmak ve helalleşmeden be anladığımızı pratikte kanıtlamaktır. HAK-PAR olarak bu minvalde atılan her adımı destekliyoruz" diye konuştu.
"'Helalleşme' adım atmakla başlar"
Kürdistan Özgürlük Partisi (PAK) Genel Başkanı Mustafa Özçelik ise "helalleşme"nin gerçeklerin kabulü ve mağduriyetlerin giderilmesine yönelik atılacak adımlarla başlayacağı görüşünde.
Mustafa Özçelik /Fotoğraf: Twitter
"Kürt kimliğinin yasalarla kabulü en insani ‘helalleşme' olacaktır"
CHP liderinin "helalleşme"den söz etmesini önemsediklerini kaydeden Özçelik, konunun söylem düzeyinde kalmaması gerektiğine dikkati çekti.
Kılıçdaroğlu'nun "helalleşme" listesine eklenecek daha birçok temel gerçekliklerin olduğuna vurgu yapan Özçelik, "'Helalleşme', gerçeklerin kabulü ve mağduriyetlerin giderilmesi adım atmakla başlar" dedi ve ekledi:
"Türkiye Devleti’nin 98 yıldır Kürtlere uygulanan asimilasyon, inkar, yıkım, imha, katliam, ölüm siyasetiyle yüzleşip, kabullenip, özür dileyip, mağduriyetleri giderecek adımlar atması; Kürtlerin millet olarak kendilerini yönetme haklarının kabulü ve Kürt meselesinin çözüm yolunda ‘helalleşme’nin başlangıcı olacaktır."
Askeri operasyonlara, şiddete, silahlı eylemlere her zaman olduğu gibi "hayır" dediklerini ifade eden PAK lideri Özçelik, "Kürt kimliğinin, anadille eğitim ve Kürtçe'nin resmi dil olması hakkının, düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünün, şiddetin ve silahlı eylemlerin varlığına endekslenmeden, anayasa ve tüm yasalarda kabulü; Sayın Kemal Kılıçdaroğlu ve Türkiye Devleti'nin sarmaları gereken en temel 'yara', yapmaları gereken en temel insani ‘helalleşme' olacaktır" şeklinde konuşarak sözlerini tamamladı.
"Söylem sahiplenilmeli, cesaret verilmeli"
İnsan ve Özgürlük Partisi (İÖP) Genel Başkanı Mehmet Kamaç da "helalleşme" sözünün çok önemli olduğunu ve niyetten bağımsız düşünüldüğünde Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu bir sürece işaret ettiğini söyledi.
Mehmet Kamaç / Fotoğraf: Independent Türkçe
Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtler, Aleviler, muhafazakarlar gibi birçok kesimin mağdur edildiğini belirten Kamaç'a göre bu mağdur kesimin olduğu bir ülkede CHP gibi bir partinin "helalleşme" söyleminde bulunması tarihi önemi arz etmenin yanı sıra söylemi sorgulamanın dışında ülkenin mevcut koşullarında sosyolojik bir gerçekliğe ve ihtiyaca tekabül ediyor.
"Helalleşme"nin hangi amaçla söylendiğine bakılmaksızın ihtiyaca cevap verdiği için sahiplenilmesi gerektiğini dile getiren Kamaç, "Bu tür söylemler sahiplenilmeli cesaret verilmeli. Ayrıca bir ihtiyaç olduğu konusunda topluma bunun gerekliliği anlatılmalıdır" dedi.
Ancak "helalleşme"nin siyasal söylemlerin ötesinde bazı somut adımlar üzerinden yürütülmesi gerektiğine vurgu yapan Kamaç, ülkenin en temel ihtiyacı olan benzeri adımların siyasal çıkarlara kurban edilmemesine dikkati çekti.
"Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said Nursi'nin mezar yerleri açıklanmalı"
İÖP lideri Kamaç, "Hafızamızı tazelersek eğer Dersim ile ilgili en ileri cümleleri mevcut iktidar kurdu ama sonuç ortada. Her kesimin bu konuda beklentisi söylenen sözden öte atılacak somut adımlardır" ifadelerini kullandı.
"Bu konuda en somut ve gerçekçi adım Şeyh Said, Seyit Rıza ve Said Nursi'nin mezar yerlerinin açıklanmasıdır ki bunlar aslında belki sembolik olarak çok çok önemlidir" diyen Kamaç, şunları dile getirdi:
"Bu, helalleşme sürecinin içerisinde sembolik değerinin yanında mağdurların her bir kesimini temsil ettiği için çok farklı bir anlamı olacaktır. Mezar yerlerinin açıklanmasına bu açıdan bakmak lazım. Bu tip adımların güven verici olması ve bir daha yaşanmayacağının teminatı olarak işte bu tip semboller üzerinden yol almalıdır. Bunlar hem iyi niyetin ortaya çıkışını hem de gerçekten önümüzdeki dönemler için bir daha mağduriyetlerin yaşanmamasının sigortası olarak anlaşılacaktır. Bu açıdan da önemli ve değerlidir."
Ülkenin mevcut durumunun dışında toplumsal sorunların çözümü noktasında yeni ve temiz bir sayfa açmanın yolu yanlışlarla yüzleşmekten ve mağduriyetlerin giderilmesinden geçtiğini ifade eden Kamaç, geçmiş yanlışlara son vermenin toplumsal barış zeminini hazırlanmaktan geçtiğini sözlerine ekledi.