- Haberler
- Siirt Haber
- Merakla Beklenen Belgeselin Yönetmeni İle Konuştuk
Merakla Beklenen Belgeselin Yönetmeni İle Konuştuk
Ilısu Barajı’nın yapılma nedenini sorgulayan ‘Siya Avê’ ilk gösterimini Pazar günü yapıyor. Belgeselin yönetmeni Siirtli Gazeteci Metin Yoksu ile ‘Siya Avê’nin ortaya çıkış hikayesini Artı Siirt Haber Ajansına anlattı.
Baraj suyu altında kalacak köylerden biri olan Siirt’in Kurtalan ilçesine bağlı Çeltikbaşı köyünde (Kürtçe ismiyle Ewtê) yaşayan iki kadının hikayesi üzerinden barajın yapılma nedenini sorgulayan belgesel 25 dakikadan oluşuyor. ‘Siya Avê’nin yönetmeni Yoksu, uzun süredir Hasankeyf’in yok edilmesine yaptığı haberler ile tanıklık eden bir isim. Belgeselin çekimlerinin geçtiği yer Botan Vadisi ile Dicle Vadisi’nin buluştuğu noktaya yakın bir yer olan Çeltikbaşı köyü. Siirtli Gazeteci Yoksu ile ‘Siya Avê’nin ortaya çıkış hikayesini ve yaşadıklarının tanıklığını Artı Siirt Muhabirine değerlendirdi.
‘Son kez gördü’
Köyde barajın en yıkıcı etkisini gördüğünü söyleyen Yoksu’nun belgeseli çekmeye başlamasının asıl nedeni ise annesinin yıllar önce terk etmek zorunda kaldığı köyünün sular altında kalmış bir fotoğrafı üzerine yaktığı ağıt. Annesinin yaktığı ağıtı kaydedip kendisine attığını dile getiren Yoksu, “Aynı dönemde birbirinden ayrı annemin çocukluk arkadaşı Habibe Saçık da bir ağıt yakar köyünün üzerine. Ağıtların bana gelmesi ile birlikte iki arkadaşı yıllar sonra buluşturmaya karar verdim. Annem de köyünü tamamen sular altında kalmadan son kez görmek istiyordu. Kalıcı bir kayıt olmasını istediğimden dolayı bu hikayeyi belgeledim. İki kadının yıllar sonra buluşması aynı zamanda sular altında kalacak köyleri Firyaz’ı son ziyaretleri ve Habibe’nin yaktığı ağıt üzerinden Ilısu Barajı’nın gerçekten neden yapıldığını anlatmaya çalıştık. Çünkü onların tanıklıkları ve anlatımları meseleyi çok net özetliyor.”
Bu bir ayrıcalık değil sadece gazeteciliğin bir gereği idi.”
İki yıl boyunca Hasankeyf, Botan Vadisi ve Dicle Vadisi için sayısız haber yaptığını belirten Siirtli Gazateci Metin yoksu, “İki yıl boyunca Hasankeyf, Botan Vadisi ve Dicle Vadisi için sayısız haber yaptım. Bu bir ayrıcalık değil sadece gazeteciliğin bir gereği idi. Yapılması gerekiyordu yaptım ve yapmaya da devam ediyorum.” İfadelerini kullanan Yoksu, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu süreçte beni etkileyen en önemli iki şey var. Birincisi iki kadının doğup büyüdükleri yerler ve yaşadıkları tüm anıların sulara gömülecek olması üzerine yaşadıkları dramın dışa vurumuydu. Bu yüzden de bu hikayeyi kayda aldım. İkincisi ise Hasankeyf'in gülü dediğim henüz ufacık bir kız çocuğu olan Hacer, onun antik kentteki hallerini bir kaç kez haber yapmıştım. Aramızda özel bir bağ vardı. Siz kameranın önünde bulunan Hasankeyf manzaraları çekerken Hacer o fotoğrafların hemen hemen bir çoğunda yanı başımda idi. Hasankeyfliler tarihi eserlere "benim çocukluk arkadaşım" derler. Ve Hacer'in o tarihi eserler ile nasıl oynadığını gözlerim ile defalarca şahit oldum. Şimdi Hacer yeni yerleşime ailesi ile zorunlu göç etti. Hacer'i artık göremiyorum. Kimi zaman yeni yerleşimde bir birine bire bir benzeyen tek tip soğuk sokaklarda dolaşıyorum belki Hacer'i bulabilirim birden karşıma çıkar diye ama hayır onu artık göremiyorum bu da bana kimi zaman acı veriyor. “
“Herşey bitmedi”
Hiç bir şeyin bitmediğini dile getiren Yoksu “Hasankeyfte şuan Nuh Tufanı ile Moğol istilası bir arada yaşanıyor. Herşey bitmedi çünkü mücadele az da olsa devam ediyor. Ve bu kararlılık sürdürülmelidir. Çağrım sessiz kalan bölge barolarınadır. Hasankeyf'i kurtaracak hukuki davalar henüz açılmış değil bunlar bir an önce açılmalıdır.” Dedi.