- Haberler
- Siirt Haber
- Psikolog/Psikoterapist Ayşe Aygün'den Okul Fobisi Olan Çocukların Ailelerine Öneriler
Psikolog/Psikoterapist Ayşe Aygün'den Okul Fobisi Olan Çocukların Ailelerine Öneriler
Psikolog/Psikoterapist Ayşe Aygün, çocuklarda okul fobisine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Psikolog/Psikoterapist Ayşe Aygün, şu açıklamalara yer verdi:
"Okul fobisi, çocuğun okula gitme konusunda isteksiz olması veya okula gitmeyi tamamen reddetmesi durumudur. Okul fobisi denildiğinde anlaşılması gereken şiddetli bir kaygı ile çocuğun okula gitmek istememe söz konusudur. Okul korkusu ve okul fobisi farklı durumlardır. Okuldan korkmak normal bir tepki olarak kabul edilebilir ve çocuğun yaşadığı duygu, fobi olarak değerlendirilemez. Ancak korku durumu bir haftadan uzun sürer, çocuğun okuldan soğumasını giderek artırır, okula gitmesi yönünde evde verilen tüm desteğe rağmen sonuç alınamaz ise okul fobisinden söz edilebilir.
Okul fobisinin altında birçok farklı neden yatıyor. Okul fobisi sorununun çözülmesi için altında yatan nedenleri doğru değerlendirmek gerekiyor. Okul Fobisi en sık okulların yeni açıldığı Eylül-Ekim aylarında, kreşe ve 6-8 yaş gibi ilkokula başlangıç döneminde görülür. Yine okula başladıktan sonraki yıllarda, örneğin 11-12 yaşlarda okul değişikliğinin gündeme geldiği dönemlerde de ortaya çıkabilmektedir. Depresyonla birlikte de sık görülür. Okul fobisi çocukta özellikle okul saatleri yaklaştığında ortaya çıkan şikayetler şunlardır: - Sıkıntı artışı, - Ağlama, - Sinirlilik, - Uykusuzluk, - Saldırganlık, - Baş ağrısı, - Mide bulantısı, - İştahsızlık. Bu belirtiler gerçek belirtilerdir. Genellikle anne babalar ya da öğretmenlerin ‘’ numara yapıyor, bilerek yapıyor, düşüncesi yanlıştır. Bu tip çocukların ele alınmasında anne-baba ve öğretmenle işbirliği çok önemlidir. Öncelikle çocuğun ihtiyacına odaklanmak durumu çözmek için ilk adım olmalıdır. Çocuklar okula gitmek istemedikleri için cezalandırılmamalı, suçlanmamalı, okula gitmesinin gerekliliği konusunda tüm aile fertleri tarafından net bir tavır sergilenmelidir. Çocuğu tanımak ( mizacını ) ve okula özendirici ve destekleyici olunmalıdır. Çocuğun mizacına ve gelişimine uygun bir dil kullanılmalıdır. Örneğin okulöncesi çocuklarına çok fazla detaylı ve uzun açıklamalar yerine dikkatini çekecek kısa ve anlaşılır açıklamalar yapılmalıdır. Okula gitmeden önce yapılan uzun vedalaşmalar çocuğun uzun süreli bir ayrılık kaygısını tetikleyeceğinden, kısa bir veda yeterlidir. Çocuğun sınıfa katılımı aşamalı olarak gerçekleştirilebilir. Yoğun kaygı yaşan çocukların okulda bulunma süreleri ilk hafta için kısa tutulabilir.
Okul fobisi olan çocukların ailelerine öneriler:
- Birlikte okul alışverişi yapmak, okulla ilgili sohbet etmek çocuğu rahatlatacaktır. Okulda yapacakları, kalma süresiyle ilgili çocuğa önceden bilgi verilmeli.
- Okulun ilk günlerinde çocuk hangi ebeveynden daha kolay ayrılabiliyorsa, okula o kişi ile gitmelidir.
- Çocuğu okuldan alacak ebeveyn tam vaktinde okulda olmalıdır. Bu davranış, çocukta büyük bir güven oluşturacaktır.
- Çocuk okula götürüldüğünde vedalaşma çok uzun tutulmamalı, çocuktan gizlice okuldan ayrılmamalıdır.
- Ebeveynler, çocuğun okulda olduğu sırada neler yapacaklarıyla ilgili de bilgi vermeliler. Çünkü kendisi okuldayken anne ya da babasının eğleneceğini düşünebilir ve okula gitmeyi ceza gibi algılayabilir."
-
Anne babanın öğretmene ve okula güvenmesi de çocuğun okula alışmasını etkileyecektir. Ebeveynler çok kaygılıysa , bu kaygı çocuğu daha fazla etkiler. Okul fobisi kendini gösterdiğinde ve ailenin çabaları sonuçsuz kaldığında, çocuk okula gitmeyi ciddi biçimde reddediyorsa, çocuklarla çalışan uzman bir psikoloğa danışılmalıdır. Tedavi geciktirildiğinde süreç uzayabileceği gibi başka psikolojik sorunlar da duruma eklenebilir.bu durum çocuğun ileriki eğitim ve sosyal yaşantısını olumsuz etkileyebilir. Yapılan araştırmalar küçüklüğünde okul fobisi gösteren çocukların bir kısmının ileriki yaşlarda sosyal fobi tanısını aldıklarını göstermiştir.