İklim değişimine sebep olan volkanik bir patlamadan, Sibirya’da meydana gelen gizemli patlamaya kadar tarihte iz bırakmış 6 garip hava olayının ardından yaşananlar…
Ölümcül depremler, kasırgalar ve dünyayı değiştiren diğer doğal afetler üretmesinin yanı sıra, "Doğa Ana" ara sıra meteorolojik anlamda da şaşırtıcı durumlar ortaya çıkarmıştır.
İklim değişimine sebep olan volkanik bir patlamadan, Sibirya'da meydana gelen gizemli patlamaya kadar tarihte iz bırakmış 6 garip hava olayının ardından yaşananlar...
1- Yazsız Bir Yıl
1815 Nisan'ında tarihin bilinen en büyük volkanik patlamalarından birisi Endonezya'daki Tambora Dağı'nda meydana geldi. Patlama, Güneydoğu Asya'daki onbinlerce insanın ölümüne sebep olurken ortaya çıkan kül bulutu stratosfere kadar yükseldi. Kül bulutu dünya boyunca dolaşırken güneş ışınlarını engelleyerek sıcaklığın yaklaşık 3 derece düşmesine sebep oldu ve bir sonraki yılın hava koşullarında destansı bir bozulmaya yol açtı. Hindistan'da, Tambora'dan kaynaklanan kuraklık ve seller; Bengal Körfezi'nin ekolojisini değiştirdi ve dirençli bir kolera hastalığı ortaya çıkararak milyonlarca canlının ölümüne yol açtı. Öte yandan dirençli soğuk ve kıtlık Avrupa'yı da etkilemiş yaygın huzursuzluk ortamına yol açmıştı. Amerika'da bazı eyaletlerde Haziran ayında yoğun kar yağışları görüldü. Bu yağışlar bitkilerin yok olmasına ve ekonomik bir darboğazın oluşmasına sebep oldu. Bu yıl "Yazsız Yıl" olarak adlandırıldı.
Hava koşullarındaki bozulmalar bazı gelişmeler denebilecek yan etkileri de beraberinde getirdi. Avrupa'da at yemindeki fiyat artışları; Alman mucit Karl Drais'e ilkel bir bisiklet icat etmesi noktasında ilham kaynağı oldu. İsviçre'de bozuk hava koşulları ve sürekli yağışlar 1816 yılında yazar Mary Shelley'i eve kapatmış ve ünlü korku romanı "Frankenstein" ın ortaya çıkmasına dolaylı da olsa etkide bulunmuştur.
2- Carrington Çarpışması
Güneş yüzeyinde sıkışık halde bulunan manyetik enerjinin, radyasyon ve yüklü parçacıkları serbest bırakmasıyla, güneş patlamaları meydana gelir. Bu patlamalar milyonlarca hidrojen bombası patlamasıyla eş değer güçtedir ve oluşan güneş rüzgarları Dünya atmosferinde büyük hasarlar oluşurabilme kapasitesindedir. İşte 1859'un Ağustos sonu Eylül başlarında yaşanan da buydu; gezegenimiz o güne kadarki en büyük güneş fırtınası tarafından adeta bombalanmıştı. Britanyalı astronom Richard Carrington'un isimlendirmesinin ardından, yaşanan bu olay Carrington Çarpışması olarak bilinmeye başladı. Yaşanan felaket gökyüzünde, Hawaii'ye kadar uzanan renkli auralara sebep oldu. Işıklar öyle parlaktı ki; bazı görgü tanıkları geceleri herhangi bir yapay ışık olmadan kitap okuyabildiklerini söylemişlerdi.
Işık şovu güzel bir görsel şölen oluşturabilir, ancak jeomanyetik bozulma Dünya'nın birçok yerinde telgraf sistemlerinin de bozulmasına neden oldu. Telgraf makinelerinden çıkan kıvılcım sıçramaları, yangınlara ve operatörlerin vücutlarında ciddi yanıklara yol açtı. Atmosfer öyle bir elektrik ile yüklenmişti ki, bazı bölgelerde teknisyenler telgraf makinelerinin bağlantısını kapatsalar bile mesajların taşındığını gözlemlemişlerdi. 1859'un Güneş Fırtınası birkaç gün boyunca devam etti, fakat bilim insanları benzer bir durumun bugün yaşanması halinde telekomünikasyon sektörünün trilyonlarca dolarlık zarar edeceğini tahmin ediyorlar.
3 -Çekirge Yılı
çekirgelerle dolu. Geçen trenleri kuşatıyor, evlerin camlarına yapışıyorlardı. Sanki yok etmek için gelmişlerdi."
İnsanlar istiladan kurtulmak için çekirgeleri yakmayı denemiş, barut ile onları havaya uçurmaya çalışmıştı. Ancak büyük sürülerle mücadele etme noktasında yetersiz kalıyorlardı. Milyonlarca dolarlık ekin "Çekirge Yılı" ile mahvedilmişti. ABD ordusu mağdurlara yiyecek dağıtmak için çağrıda bulunmuş ancak insanların çoğu yenilgiyi çoktan kabul etmiş, doğuya doğru çekilmişlerdi. Benzer felaketler ilerleyen birkaç yıl boyunca da devam edebilirdi, ancak 20. yüzyılın başlarına doğru meydana gelen çevresel değişimler Rocky Dağı'ndaki çekirgelerin yok olmasına sebep oldu.
4- Milattan Sonra 536, Toz Perdesi
6. yüzyılın ortalarında, bir kum ve toz bulutu dünyanın büyük bir kısmında Güneş ışıklarını kapatarak birkaç yıl boyunca devam eden soğuk hava iklimine sebep oldu. Bizanslı tarihçi Procopius, 536 yılına dair yazımlarında; korkutucu bir kehanetin ortaya çıktığını belirtiyor. Güneş'in, parlaklığı olmayan ışınlarını ortaya çıkardığını yazan Procopius; bu durumu Güneş tutulmasına benzetiyor ve ışın demetlerinin belirgin olmadığını söylüyor. Bu olayın ardından dünyada uzun bir kış görüldü ve bu da mahsûllerde büyük oranda azalmaya ve kıtlığa yol açtı. Bazı bilginler, yaşanan olayın Avrupa'da ilk kez görülen bubonik vebanın ortaya çıkmasında bir rol oynadığını düşünüyorlar.
Yaygın etkilerinin dışında, bilim insanları 530lardaki bu küresel soğumaya neyin sebep olduğuna dair hala kesin bir yargıya varmış değiller. Bir teoriye göre; güçlü bir volkanik patlamanın ortaya çıkardığı toz bulutu atmosferin üst katmanlarına kadar çıkmış ve güneş ışınlarının geçişini engellemişti. Grönland'dan ve Antartika'dan alınan 6. yüzyıl buz örnekleri üzerine yapılan çalışmalar; volkanlardan yayılmış aşırı düzeyde sülfat iyonu konsantrasyonu olduğunu gösteriyor. Bunun yanı sıra 530larda El Salvador'da büyük bir volkanik patlama olmuş olabileceğine dair deliller de mevcut. Bazı araştırmacılar ise; bir gök taşı ya da kuyruklu yıldız çarpmasını daha muhtemel bir işaret olarak görüyorlar. Öte yandan, Halley Kuyruklu Yıldızı 530 yılında Dünya'ya çok yakın geçmişti, dolayısıyla geçiş sırasında fırlayan bir parçanın Dünya'ya çarpmasıyla devasa bir toz bulut kalkmış olması da muhtemel bir durum.
5-1952, Yoğun Kirli Hava
Bütün doğal felaketler tamamen doğal değildir. 1952 yılının Aralık ayında, Londra'da insanların sebep olduğu bir hava kirliliği; isli bir havanın ortaya çıkmasına sebep oldu ve kirli hava 4 gün boyunca tozu dumana kattı. Ölümcül zehirli hava; doğal olmayan koşulları ortaya çıkaran yüksek basınç sisteminin bir sonucuydu. Olağan olarak atmosfere yayılmayarak, fabrikalardan yükselen kirli hava ve kömür dumanından oluşan bulutlar şehrin üzerini kapladı. Sisli hava, bazı bölgelerde görüş mesafesini neredeyse sıfıra düşürdü. Meralardaki hayvanlar hava kirliliğinden dolayı hayatlarını kaybetmiş, Londralılarda bronşit, zatürre ve diğer solunum problemleri artmaya başlamıştı.
Hava kirliliği çok sayıda çocuk ve yetişkinin akciğer inflamasyonundan dolayı hayatını kaybetmesine neden oldu. Rüzgârın ve kirli havanın ortadan kalkmasına kadar geçen sürede yaklaşık 4000 insan hayatını kaybetmiş ve binlercesi ise takip eden haftalar ve aylar içerisinde ölmüştü. Felaketin ardından, İngiliz devleti; 1956 yılında Temiz Hava Yasası çıkararak vatandaşlarının temiz yakıtları kullanmasını teşvik etti ve belirli bölgelerde siyah kömür dumanı emisyonunu yasakladı.
6- Tunguska Olayı
1908 yılının 30 Haziran sabahı saat 07.00'dan kısa bir süre sonra, kör edici bir ışık Sibirya üzerinden Tunguska Nehri üzerinde patladı. 10 megatonluk TNT'nin patlamasına eş değer bir şok dalgası --Amerika'nın Hiroşima'ya attığı atom bombasından yüzlerce kat daha fazla-- ortaya çıktı. Bu dalga yaklaşık 500.000 dönümlük orman arazisini yok etti ve 6500 km uzaklıktaki insanların ayaklarını dahi salladı. Şans eseri, patlamada ölen olmadı, fakat patlamanın etkileri bütün dünyada hissedildi. Patlama, İngiltere kadar uzak bir yerdeki atmosferik ve sismik cihazlar tarafından dahi saptanmış, takip eden birkaç gece boyunca Asya'daki gökyüzü o kadar parlak bir hal almıştı ki, insanlar geceleri dışarıda hiçbir yapay ışık olmadan gazete dahi okuyabildiler. Uzmanlar patlamanın sebebinin bir meteor çarpması olduğunu ileri sürdüler.Ancak 1927 yılında Rusya'daki bilim insanları patlama bölgesine ulaştıklarında, herhangi bir krater izine rastlamadılar. Birçok bilim insanı; Tunguska Olayı'na sebep olan şeyin gök cismi çarpması olduğunu düşünüyorlar. Hiçbir iz bulunamaması; bir ihtimali, daha güçlü yapıyor; çarpan şey buz kütleli bir kuyruklu yıldızdı ve çarpmanın ardından buharlaşmış olabilirdi. Daha da güçlü olan ihtimal ise; 250-300 km çapındaki bir meteor atmosferin üst katmanlarında patlamış ve dünyaya minik parçaları yağmış olabilirdi. Görgü tanıkları, patlamanın ardından gökyüzünden düşen taş parçalarının sesine benzer bir ses duyduklarını belirtmişler ve Tunguska'dan alınan çürümüş bitki örneklerinin yüksek oranda nikel, demir ve meteor çarpmalarında yaygın olarak bulunan diğer maddelerin atıklarını içerdiği görülmüştü.