Türk Mitolojisindeki Birbirinden Korkunç 20 Yaratık
Popüler kültürde çok fazla bilinmese de Türk mitolojisi bir hayli zengin ve içinde birbirinden enteresan karakterleri ve yaratıkları barındırıyor. İşte onlardan bazıları!
Nasıl ki Yunan, Roma, Mısır, İskandinav mitolojisi varsa Türk mitolojisi de asırlardır kültürümüzde bulunuyor. Dünyada yeterince ünlü olmasa da zengin bir içeriğe sahip olan Türk mitolojisi ne yazık ki Türkler arasında bile hak ettiği değere ulaşamamış durumda.
Birazdan göreceğiniz yaratıkların bazılarını mutlaka duymuşsunuzdur fakat çoğunu ilk defa öğreneceğinize emin olabilirsiniz. Kim bilir, belki bir gün bu yaratıklar popüler dizilere, filmlere konu olur. Hiç şüphesiz ki merakla izlenecektir.
Belki de en meşhuru: Gulyabani
Biz onu Süt Kardeşler filmiyle tanımış olsak da aslında nesillerdir halk arasında bilinen bir hayalî yaratıktır. Devasa boylu, uzun sakallı ve asalıdır. Süt Kardeşler'dekinin aksine aslında bu yaratık, kadın kalığında görünür. Vücudu tüylerle kaplı ve pis kokuludur. Ayakları terstir. Dağ yamaçlarında akşamüstü ortaya çıktığına inanılır.
Yakaladığı insanları boğduktan sonra yiyen yaratık: Hınkır Munkur
Bu insansı yaratık, göbeğinde bulunan bir kesenin içinde yavrusunu taşır. En korktuğu şey, üzerine işenmesi olduğu için korkudan altınıza yapmanız lehinize olacaktır.
Uykudaki insanları boğazlayan yaratık: Enkebit
İç Anadolu'ya özgü bir varlıktır. Sağ elinin ortası deliktir, başında altın bir fes vardır. Ondan kurtulabilmenin tek yolu ise başındaki fesi kapabilmektir.
Lohusaların ve yeni doğmuş bebeklerin ciğerleriyle beslenir: Alkarısı
Kadınlara ve atlara musallat olduğuna inanılır. Albastı adlı ruh hastalığına neden olur. Alkarısından korunmak için lohusa kadını yalnız bırakmamak, ışıkları sürekli yakmak, başucuna Kuran koymak, yüzünü kırmızı örtüyle örtmek gibi çarelerin işe yaradığına inanılır. Efsanenin temeli Şamanizm'e kadar uzanır.
Yanına gittiği kişinin göğsüne çöker ve nefesi kesilip ölene kadar boğazını sıkar: Hıbılık
Bastığı insan yerinden kıpırdayamaz, dili tutulur ve ter basar. Kendisini yakalayabilene altın verdiğine inanılır. Uğradığı insanın gözüne kedi şeklinde görünür.
Evin çocuğunu herkesin gözü önünde alıp götüren kötücülük yaratık: Çarşamba Karısı
Türkçede "saçı başı karmakarışık, üstü başı özensiz kadın" anlamında kullanılır. Çarşamba gecesi işe başlanırsa o eve kötülük yaptığına inanılan bir varlık.
Dede Korkut hikâyelerinin meşhur yaratığı: Tepegöz
Yunan mitolojisindeki kiklop'ların aynısıdır. Kaf Dağı'nda yaşar. Annesi, alageyik kılığına girebilen bir peridir; babası ise çobandır. Parmağında büyülü bir yüzük takılıdır. Derisine kılıç veya ok işlemez. Tek zayıf yanı tek gözüdür.
Tepegöz'ün kız kardeşi: Demirkıynak
Demir tırnaklı, demir burunlu, pis kokulu bir yaratıktır. Kılıktan kılığa girerek korkunç sesler çıkarır ve insanların delirmesine neden olur. Ormanlarda yaşayan bu varlığın korktuğu tek şey sudur.
Çirkin, insanüstü, zaman zaman birden fazla başı olan dev varlıklar: Emegenler
Üç ayda bir yüzden fazla çocuk doğururlar. Kafkas efsanelerinde anlatılır, Çerkesler arasında bilinir. Dünyadaki bütün kötülüklerin kaynağı olarak gösterilirler.
Şeytani orman cini: Arçura
İkisi önde ikisi arkada olmak üzere dört kızıl gözü, üç kolu ve üç bacağı vardır. Vücudu upuzun kıllarla kaplı bu yaratık, kahkahalar atıp insanları gıdıklamak suretiyle gülmekten çatlatarak öldürür. Şekil değiştirmesiyle de bilinir.
Tek başına seyahat edenlere musallat olan yol cini: Azmıç
İnsanları onu tanıyan birisinin sesiyle çağırır. Dönüp cevap verenler Azmıç'ın buyruğu altına girer. Azmıç da bu insanları kayalıklardan, dağdan, uçurumdan düşürür.
Devasa büyüklükteki yeraltı yılanları: Abra ve Yutpa
Tengiz adındaki yeraltı denizinde yaşarlar. Çatal kuyruklu ve dört ayaklıdırlar. Gözleri parlak bakır renklidir. Ayakları kızıldır. Bir fili tek lokmada yutabilirler.
Birbirine düşman iki ejderha: Bükrek ve Sangal
Bükrek, iyi niteliklere sahiptir. Kanatları olmadığı için uçamaz. Tüm denizleri birbirine bağlayan büyük denizde yaşar. Sesi dünyanın öbür ucundan bile duyulur.
Sangal, kötü niteliklere sahiptir. Her bin yılda bir yeryüzüne iner. Bükrek ile yaptığı savaş 9 yıl sürmüştür ve en sonunda yenilmiştir.
Köpek başlı insansı yaratıklar: İtbaraklar
Türklerin sürekli savaşa tutuştukları, o zamanki Türklerin kuzeybatısında yaşayan yaratıklardır. Oğuz Han, İtbaraklara karşı bir akın yapmış; fakat yenik ayrılıp, dağlar arasındaki bir nehrin ortasında bulunan, küçük bir adacığa sığınmak zorunda kalmıştır.
Harput yörelerinde görülen kabus cini: Kamos
Biçimsiz bir varlıktır. Bazen iriyarı, bazen de cüce görünüşlüdür. İnsanlara korkuyu ve kâbusları o gönderir. Yalnız başına uyuyan insanların üzerine bütün ağırlığı ile çöker; insanları uykuda yakalayarak götürür ve onların çarpılmalarına sebep olup ruhlarını alır. Gün ışığından korkar, Güneş doğunca kımıldayamaz.
Bellerinden aşağısı yılan, üstü ise insan şeklinde tanımlanan ve insanların derdine deva olabilen yaratıklar: Maranlar
Yeraltında yaşayan, akıllı ve iyicil yaratıklardır. Maranların ecesi olan, hiç yaşlanmayan ve öldüğünde ruhunun kızına geçtiğine inanılan Şahmaran'ın insanlarca öldürüldüğünü henüz bilmemektedirler. Duyduklarında Maran Ülkesi'nden çıkıp şehirleri yerle bir edecekleri söylenir.
Çarptığı insanı öldürür: Öcü
Kalabalık yerlerde yaşar. Başları iridir, bedenleri tüyle kaplıdır, ayakları terstir. Kış mevsiminde evlere girip ısınırlar ve yemek yerler. Çarptığında vücutta morluklar bırakır.
Güneş'i ve Ay'ı yiyebilen dev yaratık: Yelbegenler
Siyah ya da sarı renklidirler. İnsan biçimlidirler. Çok sayıda başları vardır. Güneş ve Ay tutulmasının nedeninin, Yelbeğenlerin bu gökcisimlerini yemesi olduğu düşünülür. Büyük kulaklı, büyük dişli, büyük ağızlı değişik türleri vardır. İnsanları yemesiyle de bilinirler.