Ahmet Arıtürk

BU TALAN, NE GÜZEL TALAN!

Ahmet Arıtürk

Binlerce emeklinin 2500 TL maaş aldıkları, asgari ücretin 4.253 TL olduğu ülkemizde 5-10 yerden maaş ve hakkı huzur adı altında aldıkları aylık maaşlarının toplamı 500 bin TL’yi bulan EKABİR ZÜMRESİ VAR.

Gerçekten de, ülkemizde çok güzel bir TALAN ORTAMI OLUŞTURULMUŞ! Para dolu ayakkabı kutularını, liflere, yastıklara saklanan Euroları, dolarları anımsayın.

Vatandaşların çocukları asgari ücretli bir iş  için takla atarlarken, onlar beş-on yerden maaş alıyor, çocukları, Dolarlarla, Eurolarla oynuyorlar. Hem sayabilmek için Para makineleri bile kullanıyorlar. Kurban olduğum ALLAH kimilerine verdikçe veriyor!!!

Bu durum bize (BU TALAN, NE GÜZEL TALAN) anlamına gelen bir Siirt anekdotunu anımsatmaktadır.

Terör öncesi yıllarda, İlimizde ve Bölgemizde adlarına EŞKIYA denilen kanun kaçakları at koştururlardı. O yılların imkânları içinde eşkıyalarla baş etmek hayli zordu. Dağları mesken edinen EŞKIYA GÜRUHUNA sahip çıkan kollayıp, gözetlen toprak ağaları vardı. Ağalar, eşkıya güruhunu gerektiğinde hasımlarını kırdırmak, sindirmek için kullanırlardı.

Eşkıyaların takiplerine at sırtında çıkan jandarmaların ellerinde Kırıkkale piyade tüfeğinden başka silahlar da yoktu. Eşkıyaların ellerinde ise mavzerler, kaleşnikoflar bulunurdu.

Yine o yıllarda, Siirt il merkezinden (VELEYET FOK = YUKARI İLLER) olarak adlandırılan illere ve ilçelere satmak veya yağla, peynirle takas etmek için  külliyetli miktarda  SİİRT HELVASI sevk edilirdi. At ve eşek sırtında yapılan sevkiyatlar sırasında adlarına mahalli lisanla ÇERÇİ denilen bu satıcıların zaman-zaman eşkıyalar tarafından soyuldukları olurdu. Aslında bu ÇERÇİ esnafı da genelde babayiğit, gözü pek, gerektiğinde eşkıyalara mukavemet edebilecek kimseler olurdu. İşte bu işi yapanlardan biri de AHMET TENNO adında Siirtli bir babayiğitti.

AHMET TENNO bir gün yine eşeklerine helva tenekeleri yüklemiş, YUKARI İLLERE (BİTLİS, MUŞ, VAN GİBİ) götürürken, önünü bir eşkıya grubu keser. Dağda acıkmış oldukları anlaşılan eşkıyalar, eşeğin birinin üzerinden bir teneke helvayı indirerek yemeğe başlarlar. Duruma dayanamayan Ahmet Teno da, eşkıyaların önlerindeki helva dolu tenekeden koca bir parça kopararak eşeğe yedirir. Durumu gören eşkıyaların lideri konumundaki kişi, alaylı bir üslupla:

-Eşeğine helva mı yediriyorsun?  diye sorunca, her şeyi gözüne almış olan AHMET TENNO kızgın bir ses tonuyla cevap verir:

-TALANA, HOŞ TALANA! TALANA AHMET TENNO’YE, BILE TUJİ BIĞVE, KERJİ BIĞVE…

Kürtçe sözlerin anlamı şu:

-Oh ne güzel bir TALAN! Ahmet Tenno’nun talanı. Siz yediğinize göre, varsın, eşek de yesin!

Ahmet Tenno’nun cesareti karşısında eşkıya reisi çıkarıp yedikleri helvanın parasını fazlasıyla öder…

Evet, emeklilerin büyük bir kısmının ayda 2.500 TL maaş aldıkları ve asgari ücretin 4.253 TL olduğu Türkiye'mizde 5-10 yerden hakkı huzur adı altında yüksek miktarda maaş alanlar var. Etrafımız unvanları (BEYEFENDİ!) olan TALANCILARLA DOLU. Onlar yiyorlar ama Ahmet Tenno’yu soyan eşkıyalardan bile  daha benciller. Kimselere zırnık koklattıkları yok!

Biz de, bu talancılara Merhum Tevfik Fikret’in meşhur bir şiirinin beytiyle  sesleniyor ve diyoruz ki:

“Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,

Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”

 “ÜNİVERSİTE OKUYACAĞIMA ÇOBAN OLSAYDIM!”

Üniversite mezunlarının iş bulamadıkları, ya da çayhanelerde garson, lokantalarda bulaşıkçı olarak çalıştıkları günümüzde ayda 8-10 bin TL ücretle çoban arandığı ve bulmakta zorluk çekildiği gerçeğiyle karşı karşıyayız.

Çobanlık deyip geçmeyin, gerçekte çok maharet isteyen bir iştir. Küçük yaştan başlamak ve sadece doğayla değil, sürüdeki hayvanlarla haşır-neşir olmak gerekir. Sürülerindeki hayvanların dilini bilen ve onlarla sohbet eden çobanlar vardır.

Çobanlarla ilgili bir anekdotu yeri gelmişken anımsatalım. Gerçekten, çobanlık görevini hakkıyla yapan bir çoban, mesleğini en iyi şekilde ifa ettiğini ispat açısından köyün ileri gelenleriyle bahse girer. Bahse göre sürüdeki bütün koyunlara, kuzulara tuz yedirildikten sonra, sürü dereden geçirecek. Dereden geçirilirken çobanın çaldığı kavalın etkisiyle koyunlardan, kuzulardan hiç biri su içmeyecek.

Çobanın dediği gibi olur. Tuz yedirildikleri ve çok susadıkları halde, hiçbir koyun ve kuzunun dereden geçerken su içmedikleri görülür. Dolayısıyla, bahsi kazanan çoban olur.

Şunu da belirtmekte yarar var. Çobanlığın PEYGAMBERLERİN MESLEĞİ olduğu söylenir ve bilinir. (Bütün peygamberlerin, başta Peygamber Efendimiz HAZRET-İ MUHAMMED olmak üzere cümlesine salat ve selâm olsun) çobanlık yaptıkları bilinir. Çobanlık demek, doğayla iç-içe olmak, tefekkür etme imkânına sahip olmak demektir.

Medyada, aylık ücreti 8-10 bin liradan çoban arandığı ve bulunamadığı haberlerini okuyan ve 4-5 yıldan beri üniversite mezunu olduğu halde iş bulamayan genç babasına söylenmiş:

(Keşke beni okutup üniversite mezunu yapacağın yerde, bir çobanın yanına verseydin de çoban olsaydım.)

Doğru ama, çoban olabilmek, üniversite mezunu olmaktan daha zor…

 TAŞLAMA

BEŞ-ON MAAŞLI VARMIŞ

GÖR BAK ALAN ALANA

NE GÜZEL ANLAŞMIŞLAR

BU ÜLKEYİ TALANA

HEPSİ MAKAM SAHİBİ

VE HATIRLI KİMSELER

KUZULARI KURTLARA

EMANET ETTTİK MEĞER

SOYGUNCULAR, HIRSIZLAR

SIZMIŞLAR HER KÖŞEYE

KARIŞIRSAN YANARSIN

SORMA NİÇİN VE NİYE

TÜRKİYE DAR-ÜL HARBMİŞ

KILIF BUDUR TALANA

KİM DİYORSA YALANDIR

KANMAYIN BU YALANA

 TÜRKİYE DAR-ÜL İSLAM,

 OLMASIN BİR ŞÜPHENİZ

 TALANLARINA KILIF

 BU İDDİA BİLİNİZ

 NASIL KILIF UYDURSUN

 YAPTIĞI VURGUNLARA

 DAR-ÜL HARBTEYİZ) DEMEK

 KILIFTIR TALANLARA

 UYDURULAN BU KILIF

 VURGUN, TALANA BİLİN

 TÜRKİYE DAR-ÜT TALAN

 DEĞİL DAR-ÜL MÜSLİMİN

Yazarın Diğer Yazıları