Ahmet Yılmaz

Siirt bir bütün olarak suçlu!

Ahmet Yılmaz

Gazetecilik züğürt entelektüelin tesellisi olmaya başladıkta muhalefet adına sol jargonu yazıya yediren ve iktidara abananlar için malzeme sıkıntısı olmamaya başladı. Bunun birkaç sebebi var örneğin, sosyal medya alanının herkese nefes aldırma, küfretme, hakaret etme olanağı sunan zemini bunlardan biri iken diğeri de kuramsal eklektizmle ilgili. Araştırmacı gazeteci sol jargonun halk adına herkesle savaşı bu eklektizm.

Karşındakini ötekileştirme milliyetçiliğe atfedilen bir tarz ancak ötekileştirmenin yanına itibarsızlaştırmayı da eklemek gazetelerdeki "beyaz yaka" küçük burjuva devrimci düşün emekçilerinin marifeti.

İtibarsızlaştırma suikastı

Milliyetçiliğin Halide Edip'te adı var. Onlar sözde emekçilerdir çünkü her gün ya da Birgün yeni bir itibarsızlaştırma suikastına girmek zorunda hissederler kendilerini. Kimse yoksa karşıda, zehri kendine batıran akrep misali mezbelede eşelenip dururlar. Solun mayoz bölünme sebebini buna yormak gerekir. Ancak şu anda klasik slogan geçerli: "faşizme karşı güç birliği". Faşist kim? bizim fraksiyona dahil olmayan her kim ise onlar.

Kitle yutmaya hazır

Türkiye'de komprador burjuvazinin yerli işbirlikçileri tarafından ezilen sınıflarına hitap eden devrimci küçük burjuva gazeteci için yazı yazmak çok özel bir entelektüel çabayı gerektirmez, kitlenin yutmaya hazır olduğu ne varsa ver gitsin... Çinkonun sosyolojisi, kapitalist yeşil sermaye, Amerikan filmlerinde bol örneği olan kötü Arap işadamları vs. ... Kompradorun bol acılı sömürüsünün üstüne halkları uyuşturan din sosunu ekle, Weber'i de yanına yamayınca al sana son model sosyolojimsi bir şey. Bir sosyolog olarak Yasin Aktay'ın yaptığı da biraz fazla oluyor. Solun hayal bile edemediği herşeyi yapıyor, dünyayı yorumlamakla yetinmiyor değiştirmeye cüret ediyor, değiştiriyor da. Siirt'te, yatırım için kimsenin çivi çakmadığı, işsizliğin yüzde 40'ları bulduğu, kapitalizmin bölgesel çelişkilerinin had safhaya vardığı yere yabancı yatırımcıyı getirip kalkınmanın, pardon emek-sömürüsünün fitilini yakıyor ve ama bunu devrimimiz adına değil İslamcı sorumluluk adına yapıyor. Yok, yok ne İslamcı sorumluluğuymuş, mutlaka bir tüccarlığı, bir ortaklığı vardır, Medine Vesikası diye başlamış da şimdi Anonim Şirket ortaklığına varmış.

Tabii okunmak için sağa sola çemkirmek lazım, kimse seni muhatap almıyorsa isim vermek lazım ki dikkat çeksin. Her ne kadar kapitalizme karşı olunsa da yöntemin birliği ve beraberliğine olan pozitivist bir iman var dolayısıyla "reklamın kötüsü olmaz, baksana bu sayede adımız anılıyor Birgün bile olsa ön plana çıkamayan gazetemiz dillere dolanıyor."

Gerikalmışlık sol için bir sorundur ama aynı zamanda araştırmacı gazetecinin ekmek kapısıdır. Geri kalmışlıkla mücadele Aydınlanmacı bir atılımı gerektirir bu atılım feodaliteyle mücadeleyi gerektiren "çalıkuşu" ruhlu araştırmacı gazetecilerin aynı zamanda ateşten gömlek giydikleri bir imtihan alanıdır. Çünkü geri kalmışlıkla mücadele eden iş adamının da şeceresini ortaya koyup onun sözde kirli çıkınını kamuya paslayıp Siirt'te kurulan tezgahın Çin'de kurulanla eşdeğer olduğunu hatta Çin'de halkların eşit olduğunu ancak burada sömürünün olduğunu göstermek lazım.

Siirt bir bütün olarak suçlu

Araştırmacı gazeteci için Siirt bir bütün olarak her halükarda suçludur, öncelikle geri kaldığı için sonra burjuva sermayesinin yatırım alanı olduğu ve kendi halkının sömürüsüne zemin hazırladığı için. Siirt üzerinden İslamcı iktidar suçludur çünkü 300 kişilik ilk etap işçi alımına 15 bin 500 kişi başvurmuştur. İşsizlik bu iktidar döneminde insanları özgür emeğini satacak hale getirmiştir. Siirt suçludur çünkü toplamda Çinko Fabrikasında çalışacak 3 bin işçi sayısıyla sömürünün ne boyutlara ulaşacağını bize göstermektedir. Ama aynı zamanda biraz eşelendiğinde araştırmacı gazetecilik buradan da kuramsal bagajından birkaç tavşan pardon devrim çıkaracaktır. Çünkü her yöne evrilen bu kuramsal bagaj sömürü düzeninin sonsuza kadar devam etmeyeceğini kaçınılmaz bir devrimi ve devrimci diktatörlüğü belirlemekte ve aslında Siirt üzerinde de müjdelemektedir. Kapital ya da Manifesto'da Marx ya da Engels'in Siirt'le ilgili bir sözü varsa tamamdır bu iş.

Diyalektik yasaya göre...

Siirt gibi bir yerde Çinko Fabrikasında çalışacak toplam 3 bin işçi, devrimci bilince sahip olduğu zaman diyalektik yasaya göre komprador-dinci düzenin sonunu getirecek kıvılcımı Doğu'da patlatacaktır. Fabrikada üretilecek çinko metal külçeleri egemen sınıfların kafasına birer birer inecektir. Öyleyse geleceğe dair iyimserliği muhafaza etmemek için hiçbir gerekçe yoktur. Fabrika yapılırsa egemen sınıflara karşı direnişe geçecek olan çinko işçileri ile ilgili bir şeyler yazılabilir pardon yapılabilir, fabrika yapılmazsa "Doğu'nun gerikalmışlığı Doğu'nun kaderidir" söylemini DDKO'cuların (Devrimci Doğu Kültür Ocakları) bıraktığı yerden devam ettirmek lazımdır. Her halükarda araştırmacı gazetecilik adına yapılan bir ilktir ve burada devrimci kurama bir katkı vardır, entelektüel tüccarlık ya da müptezellik de bunu gerektirir.

Yazarın Diğer Yazıları