Ergenlik dönemi ve ebeveyn çatışmaları
Ferhat Boz
Ergenlik genellikle 10-12 yaşlarında başlayan bununla birlikte bir dizi fizyolojik ve psikolojik değişikliklerin meydana geldiği karmaşık bir dönem olarak değerlendirilir. Bireyin genellikle bağımsızlığını kazandığı ve sosyal anlamda daha üretken hala geldiği bir dönemdir. Ayrıca bu dönemde duygusal dalgalanmalara çok sık rastlanabilir.
Ergenlik dönemi bir sosyalleşme süreci olarak değerlendirilebilir.
Ergenlik dönemindeki bireyler genellikle aile ile vakit geçirmekten ziyade arkadaş ve akranlarıyla vakit geçirmekten hoşlanır. Çünkü akranları koşulsuz kabul eder. Aile, hatalarında kızan ,eleştiren, cezalandıran bir role sahipken arkadaşta durum böyle değildir.
Türkiye gibi geleneksel toplumlarda baba figürüne çok önemli roller ve misyonlar atfedilmiştir. Baba saygıda asla kusur edilmemesi gereken, sesin Yükseltilmemesi gereken, kararlarının sorgulanmaması gereken, yap dediğinin yapıldığı yapma dediğinin asla yapılmaması gerektiği bir konumdadır.bu dönemde ebeveynlerin çocuklar üzerinde genellikle bir tahakkümü söz konusudur. Burada eleştirdiğimiz durum geleneksel toplumlarda babanın yeri değildir. Fakat ebeveyn çatışmalarının bir çoğu bu sebepten ortaya çıkmaktadır. Ergenlik döneminin doğasına uygun olarak bireyler hırçın, umursamaz, otoriter figür olan babaya karşı gelme, ebeveynlerle sık tartışmaya girme gibi bir çok durum ortaya çıkmaktadır. Bu durum az önce bahsettiğimiz gibi babaya atfedilen bütün rollerin zedelenmesi anlamına gelmektedir.Baba ise otoritesinin sarsılmamasını arzulamakta ve bu durum yaşanan çatışmaların daha şiddetli geçmesini sebep olabilmektedir. Bu gibi durumları ebeveynler saygısızlık kisvesi altında değerlendirmek yerine ergenlik döneminde ortaya çıkabilecek normal davranışlar olarak değerlendirip çocuğuyla empati kurabilirse çatışmalar azalabilir.
Öncelikle ebeveynler bu dönemde çocukların ruhsal durumu anlayıp buna göre hareket etmelidir. Çocuğa bir özgürlük alanı tanımalıdır. Ebeveynler çocuğu dış çevreden gelebilecek zararlı alışkanlıklardan korumak adına onu engellemek yerine çocuğuyla arkadaşlık ilişkisi kurarak iyi bir dostun ya da arkadaşın nasıl olması gerektiğine yönelik bir tutum oluşturmasına olanak tanımalıdır. Bu konuda yapılan araştırmalar madde kullanımı ile ailenin tutumu arasında bir ilişki olduğunu göstermektedir. Ailesi ile yakın ilişki kurabilen, düşüncelerini rahat bir şekilde ifade etme ortamına sahip olan, ebeveynleriyle güvenli bir bağ kurabilen ergenlerin madde kullanma ihtimalinin daha düşük olduğu saptanmıştır. Öğüt kavramı toplumumuzda çok önemli bir yer tutar. Bunu bu güne dek gelen atasözlerinden çok net görebilmekteyiz. Fakat ebeveynler bu dönemde çok sık öğüt vermekten kaçınmalıdır çünkü yapılan bir çok araştırma bu dönemde verilen öğütlerin etkisinin yok denecek kadar az olduğunu göstermektedir. Ebeveynler Bu dönemde çok sık öğüt vermek yerine iyi birer dinleyici olmalıdırlar.
Kısacası ebeveynler bu dönemde çocuklarıyla sağlıklı bir iletişim kurmalıdır. Otoriter ebeveyn olmak yerine demokrat bir ebeveyn olmayı seçip çatışma ve gerginliklerin azalmasını sağlayabilir. Sizin çocuğunuz olsa bile onun sizden ayrı bir birey olduğunu unutmayın ve çocuğunuzun kişisel alanına saygı gösterin. Zararlı alışkanlıklardan korumak adına çocuğun hayatı üzerinde mutlak bir denetim kurmaya çalışmak yerine ona iyi bir rol model olmalı ve koşulsuz sevgi ihtiyacını mutlaka karşılamalıyız.