Özgür Aydın

Taassup Altındaki Tehlikeli Cemiyetler

Özgür Aydın

İster dini isterse seküler olsun; insanların bir cemaate, bir tarikata, bir vakfa, bir derneğe yahut da bir platforma dahil olmaları ve bu cemiyetlerde faaliyette bulunmaları en tabii hakları olmakla birlikte takdir edilmesi gereken bir durumdur. Bu cemiyetler ister dini, ister siyasi, isterse de seküler olsun nasıl ki kendi görüşlerini öğrenme, öğretme ve yayma hakkına sahiplerse, başkasının da onları eleştirme ve toplum, devlet ve gençlik için tehlikeli bulduğu yönlerini anlatma en doğal hakkı olmalıdır. Bu yazımda daha çok taassup altındaki dini cemiyetlere değineceğim. Çünkü Müslümanlar, taassup altındaki din düşmanı oluşumları kolay fark eder ve zaten onları benimsemezler. Ama dine hizmet yolunda dini anlattığını belirten ve niyeti böyle olsa bile, gerçekte beyinleri yıkayıp gençleri zehirleyen ve onların düşünme yetilerini ellerinden alan tehlikeli davranışları ve fikirleri olan cemiyetleri kolay fark edemezler.

Daha FETÖ’ye “Hizmet Hareketi”  FETÖ elebaşına da “Hocaefendi” dendiği, birçok başka cemaatin ve alimin onları yere göğe sığdırmadığı en güçlü oldukları dönem olan 2010’lu yıllarda üniversitede bu yapılanmanın çok tehlikeli olduğunu ve gençlerin bu örgütten çıkmaları gerektiğini yazılarımla ve bildirilerimle tüm tehditlere rağmen açıklamıştım. O zamanlar yazılarım sayesinde birçok gencin aydınlandığını ve ayrıldığını bilmekteyim. Nasıl ki bu kirli örgütün o zamanlar “Dinlerarası Diyalog” palavrasıyla bir maşa olduğunu ve deccaliyete hizmet ettiğini anlatmış ve dileyen kişiyle de tartışmaya hazır olduğumu beyan etmişsem de, şimdi de gençlik, toplum ve devlet için büyük tehlike olarak gördüğüm “Taassup altındaki tehlikeli cemiyetleri” çok sert bir biçimde eleştirmekle birlikte, gençlerin de aydınlanması yolunda elimden gelen gayreti göstermeye cevam edeceğim.

İslam elbette ki bir cemaat dinidir. Bir insanın dinini öğrenmek yahut da ruhen huzur bulmak ve imanen gelişmesi adına bir cemaate, bir tarikata yahut da başka bir cemiyete dahil olması ve bulunduğu yerde faaliyetlerde bulunması dinimiz adına çok güzel bir şeydir. Ama bu cemiyet kişinin sorgulama ve düşünme yetisini köreltiyor, bu cemiyete mensup olan kişiler bağlı olduğu liderin her sözünde ve her davranışında bir hikmet arıyor ve kendilerine en ufak bir eleştiride yaygaralar koparıyorlarsa; velev ki alınları secdeden kalkmaz olsun, velev ki oruç tutmaktan dilleri damakları kurusun bunların milletimize ve gençliğe verecekleri hiçbir şey olmamakla birlikte Hz. Allah’ın bizden esas istediği “Aydın düşünce” evresine de evrilmemişler demektir.

İşte bu özellikteki cemiyetler çok tehlikelidir. Bir kişi bulunduğu cemiyeti en doğru yol kabul edebilir, bunda bir mahzur yoktur. Yalnız bu kişi hem liderini hem de bulunduğu cemiyeti en doğru kabul etse bile; eleştiriye açık olmalı, farklı fikir ve düşüncelere tahammül edebilmeli, dünyada daha bilmediği on binlerce farklı cemiyet ve binlerce alim daha olduğunun farkına varmalı, dünyanın sadece kendisi ve cemiyeti etrafında dönmediğini kabullenmelidir. Ama ne yazıktır ki birçok cemiyet taassup altında olmasına rağmen bunu kabullenmemekte, zihinleri köreltmeye devam etmekte ve “Aydın düşünce” nin önünü tıkayarak gençleri zehirlemeye devam etmektedir.

Nitekim FETÖ’ye mansup on binlerce kişi de bu “Taassup” belasından dolayı hakikati görememiş, dine hizmet ettiğini zannetmiş ve onlara mensup silahlı teröristler ise insanları hiç çekinmeden tarayabilmişlerdir. İşte bu “Taassup” yüzünden DEAŞ’a mensup binlerce terörist, Kur’an okumasına ve namaz kılmasına rağmen, “Kafir” diyerek on binlerce Müslümanı katletmiştir. Eğer bu kirli örgütlere mensup kişilerin sorgulama yetileri köreltilmemiş ve zihinleri yıkanmamış olsaydı, belki de İslam dünyasında şu an hiçbir kan akmayacaktı.

Bir cemiyetin tehlikeli olması için illa silahlı olması gerekmez. Bir cemiyetin savundukları doğru olsa bile, gençlerin beyinlerini uyuşturup onları köreltiyorsa yine bu cemiyet de geleceğimiz açısından tehlikelidir demektir. Bir insanın en kutsalı en öncelikle “Aklıdır”. Çünkü akıl olmadan iman da olmaz. Akıl bir Müslümanın ve bir insanın başkasına asla emanet etmemesi gereken en kutsalı olmalıdır. Bir Müslüman olarak akıl sadece Allah’a emanet edilir. Akıl, Allah adına konuştuğunu söyleyenlere ise asla teslim edilmez, velev ki gerçekte Allah adına konuşuyor olsalar bile.

Dr. Özgür Aydın / Siirt

Yazarın Diğer Yazıları