Şahin Polat Yazdı: Gelişimin Öznesi Farklılık
Şahin Polat
Biriciktir, orijinaldir, eşi benzeri yoktur. Bu kavramları genelde sanatı veya sanat eserini tanımlarken kullanırız. Bu tanımlara ve kavramlara uygun gelen yegâne varlık insandır. İnsan biriciktir ve diğer insanlardan farklı özellikler taşımaktadır. İnsanlar, çok çeşitli fiziksel özelliklerle birbirinden farklılaşır. Bu durumda insanların bir arada yaşaması bir gerilim oluşturmaktadır.
Bu gerilim kültürel düzenleme olgusunu karşımıza çıkarmaktadır. Bu farklılık insanın ilk türlerinden başlar. Homo Latincede insan demek. Bu kelimeden sonraki kelime insanın türünü tanımlar. Homo Habilis (yetenekli insan), Homo Erectus (dik insan), Homo Neandertal (güçlü kuvvetli insan) ve günümüz modern, zeki insan türü olan Homo Sapiens.
Farklılığın insanlık tarihinin başlamasıyla ve günümüze birikerek çeşitlenerek gelmesi toplumsal yaşamdaki gerilimi de artırmıştır.
Farklılık, kendi bünyesinde birden fazla tanım barındırır. Bu nedenle konunun tartışılması kaçınılmaz oluyor. Türk dil kurumu sözlüğünde farklılık kavramı ayırımlılık, başkalık şeklinde tanımlanmaktadır. Biz buna toplumca kullandığımız öteki, grup dışı gibi tanımlamalar ekleyebiliriz. Yine Türk dil kurumu sözlüğünde felsefe alanında farklılığı: Doğal, toplumsal ve bilince dayanan, her olay ve olguyu bütün ötekilerden ayıran özellik şeklinde ifade etmektedir.
Farklılıklar; insanlar arasında ırk, kültür, cinsiyet, cinsel yönelim, yaş, fiziksel görünüm ve yeterlilik olarak farklı şekillerde ifade edilmektedir. Çoğu insan farklılıkları olumsuz olarak değerlendirmektedir. Aslında hayatın en yadsınamaz gerçeklerinden biri farklılıktır.
Kişisel yeteneklerin ortaya çıkmasındaki temel etken farklı olmayı kabul etmekten geçer. Grup dışı kalma korkusu, dışlanma, kabul görmeme gibi tabuların önüne geçtiği bu yetenekler sonradan körelmiş bir şekilde muhakkak ortaya çıkar. Toplumun uygun gördüğü kişi olma eğilimi, öteki olmayı göze alıp kendini gerçekleştirme isteğine baskın gelmekte.
Durum böyle olunca homojen bir toplum yapısı ortaya çıkmaktadır. Aslında olması gereken heterojen yetenek ve toplum yapısıdır.
Eğitim alanındaki farklılaşmayı ele alırsak iyi bir liseye gitmeye hak kazanan öğrencilerin çoğu doktor olmak ister. yaşam mimarı olan öğretmenler bile kendi yetenek ve ilgilerinden ziyade Milli Eğitim Bakanlığının yıllarca yayınladığı branş dağılım tablosuna göre alan seçimi yapmaktadır.
Bu durum toplumun çizdiği, ailenin istediği kişi olma eğilimi oluşturur ve toplumun farklı alanlarda gelişimi engellenir.
Sonuç olarak tek tip insan veya toplum oluşumu, gelişimin önünü keser. İnsan statik değildir, dinamik bir varlıktır. Bu dinamizmi doğru yönde kullanmamız gerekmektedir. İnsanın yeteneği, ilgisi yönünde gelişimini desteklemeliyiz. 5 veya 10 dakikalık mülakatlarda değil insanın gelişim olarak kritik döneminde yeteneğini keşfetmeliyiz.