Henüz gören yok. Duyan yok. Sorup durdum, fakat bilen yok. Siz gördünüz mü, duydunuz mu, biliyor muydunuz?
Her şey yanı başımızda oluyor. Her sabaha yeni bir cinnetle, cinayetle uyanıyoruz. Kim? Soruyoruz, bilmiyoruz diyorlar. Soruyoruz görmedik, duymadık diyorlar.
Fakat nereye kadar?
Bakın kolay değil. Bakın böyle olmaz. Bakın sürmez böyle ve sürmemeli de.
İnsan yeryüzüne atılmış en büyük kazıktır. Kötülükten örme bir duvardır insan. İnsan yeryüzünün kendini durmadan kaşıyan yarasıdır. Homo homini lupus.* (İnsan, insanın kurdudur. ) ( T. Hobbes )
Kendini kendinden bile sakınması gereken, korkunç bir varoluştur insan.
Söz, kendini ifade etmeye çalışıyor insanın karşısında. Yapma demeli biri ötekine. Yapmamalısın demeli ya da. Görmeye başlamalıyız, duymalıyız ve bilmeliyiz. Her şey yanı başımızda oluyor. Sokakta gördüğümüz biri işte onu yapan. Yan yana oturduğumuz, beraber büyüdüğümüz, aynı şeyleri yaptığımız biri ya da.
Fakat ne yapmalıyız? Nasıl durmalıyız? Ne söylemeliyiz? Hiçbir şey mi? Böyle olur mu? Herkes neden susuyor hep?
ah! herkes susuyor
hiçkimse bilmiyor içimin yangınını
ah! herkes mi susuyor
( A. Zekâi Özger )
Böyle olmamalı ama! Böyle sürmemeli! Böyle başladı, tamam geriye dönemeyiz belki. Ama böyle devam etmesine izin vermemeliyiz. Herkes en yakınından başlamalı kendini düzeltmeye. Sesini, zulmün karşısında çıkarmalı herkes. Olduğumuz yerde, olmaması gereken şeylere izin vermemeliyiz. Söz söylenmek içindir, sakınmamalıyız. Kendimizi iki çift laf etmekten imtina etmemeliyiz. Bize bir şey olmaz demeyin, herkes olası ‘kurban’, olası zalim herkes. Tüm olaylar olasılık dahilinde. Sıra bizde mi?
Biri dur demeli, demeyi bırakıp ; bunu neden kendimiz yapmıyoruz, demeliyiz. Hatta dur demekle kalmamalı, durduranın kendisi olmalıyız belki de. Kendi gücü ve yetkisi dahilinde, herkes bir şey yapmalı. Durmak, beklemek, susmak, görmezden gelmek; tüm bunları bedenimizin belleğinden silmeliyiz ve bir yerden başlamalıyız durdurmaya bir şeyleri. Ve hep şunu sormalıyız kendimize belki de :
“Ben, kendim için değilsem,
kim benim için olacak?
Yalnızca kendim içinsem, neyim ben?
Şimdi değilse ne zaman?”
(Talamud Deyişi- Erich Fromm | Özgürlükten Kaçış )