“Böyle mi olmalıydı: İnsanın mutluluğu, aynı zamanda kederinin kaynağı mı olmalıydı?”
(W. Goethe - Genç Werther’in Acıları)
Bu nasıl mümkün? Birbirine zıt iki duygu aynı anda ve aynı yerde nasıl var olabiliyordu? İnsanın ‘kurtuluş’a giden yolu aynı zamanda ‘yitiriş’e gidebilir miydi? İnsanın olduğu yerde her şey mümkün, demekten başka diyecek hiçbir şey kalmadı en sonunda elimde. Giderek ihtimalleri artıyordu olayların. Bir şey, olabilir veya olamaz diye düşünürdüm önceden. Ama artık görüyorum ki her şey aynı anda mümkün, sadece iki ihtimal yok, bir ihtimaller silsilesi mevcut tüm olaylarda.
Kararsızlık peyda oluyor hal böyle olunca. Aynı anda her şeyi yapmak istiyorum. Ve hiçbir şey yapamamakla yetiniyorum. Gün boyu bir bekleyiş ayini ve kapanış : uzun uzun uyumak. Herkes bir yerinden başlıyor, ben ise her yerinden ve aynı anda başlamak istiyorum yaşamımı tanzim etmeye. Ki bu da bir vakitten sonra sadece bocalama, durma ve bekleme fasıllarıyla son buluyor. Beklemek, iyi düşünülmemiş bir intihar gibi.
“Fakat bizim memlekette aranan kaybolur. Şark oturup beklemenin yeridir.
Biraz sabırla her şey ayağınıza gelir.”
(A. H. Tanpınar- Huzur )
Bu söze sığınıp kalmak isterdim. Ki bir süre de öyle yaptım. Kendimi ikna etmenin yollarını aradım. Evet , bunun doğru olmasını çok istedim. Fakat beklemek yitip gitmekten öteye gitmezdi, gitmiyor ve gitmeyecek de.
“Beynime bir sarkaç gibi vuruyor sorular Neresinde yanıldık biz bu yaşamın? “
( Ahmet Erhan - Gülşiir )
Her şey birbirine karışıyor. Aklımda biri diğerine zıt, öteki berikiyle çelişen onlarca düşünce var. Ne söylediğimi eyleyebiliyorum, ne de eylediğim söylediklerimin herhangi biriyle bağdaşıyor. Tamamen çelişkilerden ibaret, garip, zorlu ve nerde başlayıp nerde biteceği belirsiz onlarca hissin içinde debelenip duruyorum. Düşünmeye başladığım her şey asıl çıkış noktasından öyle uzaklaşmış oluyor ki geriye dönüp baktığımda, başlangıca vardığımda onların hiçbirini yerinde göremiyorum. Hep bir şeylerle bir savaş içindeyim. Belki de bir iç savaş. Ve nihayetinde sadece kendimle savaştığımın farkına varıyorum. Çelişkilerle örülü bir duvarım kendimle kendim arasında. Ne kadar da zor, günlerdir hep bunu düşünüyorum; insanın herhangi bir ideolojiye bağlı olması. Ona takılı kalıp durmak, ondan ötesini düşünmemek. Aksi daha da zor oysa, binlerce farklı fikrin arasında kalıp kime ve neye ve nereye ait olduğunu bilememek. Bir kimlik karmaşası. Bir şahsiyet bunalımı. Çözülmez bir yumak.
“Yüreğimde hiçbir şey yapamamanın boşluğu ve çok şey yapmanın yorgunluğu var “
(Ahmet Erhan - milattan önceki şiirler )
Yitirdim, büyüsünü kalbi atan ne varsa yeryüzünde.
Sadece uzun bir bekleyiş haliyim kıpırdayamayan bir eşyanın.
Beklemek… fakat neyi?