Vedat Barga

Sanata Dair Karalamalar

Vedat Barga

Kara Kare

Bir şiir nasıl başlamalı? Nerde bitmeli ve niçin devam etmeli?
Bir müzik, bir resim, bir çizgi, bir yazı… nasıl olmalı? Ne yapmalı?

Her şey iç içe geçmiş durumda. Dinlerken çizmeyi, çizerken yazmayı, yazarken izlemeyi, izlerken düşünmeyi, düşünürken yapmayı… istiyoruz. Kısacası her şeyi aynı anda yapmak istiyoruz. Bir tek şeye odaklanmak mümkün değilmiş gibi geliyor. Bu bazen doğru bazen de yanlış bir çıkarım olur. Bunu geçelim.

Ben daha çok ortaya bir şey atmak istiyorum.
Kara bir Kare içinde her şeyi barındırır.
Bu fikri ilginç buluyorum. Bu düşünceye nerden vardım peki? Şöyle anlatayım;
bir gün elime hacimli bir kitabı aldığımda
(Murray Bookchin - Özgürlüğün Ekolojisi )
tüm sayfaları tek sayfaya sığdırırsam ne olur acaba, diye düşünmüştüm. Sonra elimdeki tüm kitapların sayfalarını aynı sayfaya sığdırırsam ne olur, diye devam ettim düşünmeye. En sonunda elime kara bir kare geçti. Sonra dedim ki aslında her şey burda saklı demek ki.
Karşımda Malevich’in Black Square (Siyah Kare)’i vardı. Ve içinde her şey olabilir miydi? Bu mümkün müydü? Neden olmasın.
Dünyanın en güzel şiiri, yazısı, karikatürü, resmi, müziği (notaları) … bir kara karede mevcuttur.

Kazimir S. Malevich bunu düşünmüş müydü peki? Belki de.
Çünkü sonradan Siyah Kare’nin altında başka resimlerin de gizli olduğu çıktı ortaya.
Kendimde çağdaş sanat eleştirisi yapacak nitelik aramaktan ziyade bir takım karalamalar bunlar. Neyse konuya dönelim.

Çağdaş sanat, kuramı ürünün önüne koyuyor, bu bir. Sanat kuramı, üründen ziyade ürüne bir kalıp arıyor, bu iki. Ben ise üründen de kuramdan da bihaber ikisini eleştiriyorum, bu üç. Siz saydıklarımın hepsini yapacaksınız, bu dört. Ve öyle devam edecek, beş, altı, yedi…

Eleştirmen olmak dünyanın ‘en kolay’ işi! Hele ki konuya dair bir bilginiz yoksa. Ama daha nitelikli eleştirmek için bir şeyleri
irdelemeye başlarsanız her şeyi ateşe vermek demek olur. Fakat alternatif sunmadığımız şeyi eleştirmeli miyiz? Yani bu böyle olmamalı diyebiliriz. Ama sormazlar mı bize; peki o öyle olmamalı da nasıl olmalı, diye.

Ben kusura odaklanıyorum. Kusur diğer her şeyi örter. Veya şöyle diyelim,

“Kusur, güzelliğin kendisidir.” (Selim Temo)

Ben eğer bir sanatçı olsam, bir ressam, bir yazar veya bir şair olsam eserlerimi belli bariz bir kusurla bitirirdim. Bir mantık hatası, bir perspektif kayması, bir yazım yanlışı ya da bir anlatım bozukluğu vb. Çünkü bu ‘kutsal’ çağda varolmak için iyice bir eleştirilmek lazım. Ya da öyle bir şey işte.

Yazarın Diğer Yazıları