Bedenimiz, kimliğimiz haline gelmeye başladı. Bedenimiz ve bedenimizi ortaya çıkaran şeyler revaçta artık.
Beden görme duyusuyla algılanan kısmımızdır. Bu nedenle görme duyumuza hitap eden bedenimizin gelişimini diğer tüm kişisel gelişimlerimizin önüne koymaya başladık. Teknolojinin de aracılığıyla hitap kitlemizin çeşitlenip farklılaşmasıyla birlikte zamanla daha çok ön plana çıkarmaya başladık bedenimizi. Artık düşüncelerimizden , duygularımızdan , yaşam hakkında görüşlerimizden vs. daha çok nasıl göründüğümüz önemli hale gelmeye başladı. Bedenimizin yansıttıklarına göre bir sınıflandırma başlamış durumda, toplumsal ölçütlere göre. Bir zümrenin nasıl göründüğümüz hakkında fikir beyan etmesiyle şekillenen , değişen bir yapboza dönüşmüş durumda adeta bedenlerimiz. Bu zümre belirli bir zümre değil, aksine tanımadığımız, kim olduğu hakkında bir fikrimizin bile olmadığı biri ya da birileri; yani sosyal medya kullanıcıları, markalar, stil danışmanları. Eskiye nazaran, şimdi daha hızlı bir şekilde , dünyanın diğer ucunda kim nasıl giyiniyor , nasıl bir bedene sahip ,anında; saniyeler içinde , haberdar olabiliyoruz.
Bu durum belli bazı standartlaşmalar doğurmaya başladı. Örneğin moda kavramı zamanla oluşmaya başlayan ve insanın beden , giyim , hatta düşünce tarzını bile etkiler hale geldi. Söz gelimi saç modelleri , okunan kitaplar , giyilen giysiler ve takılan aksesuarlara kadar her şey bir kontrol mekanizmasından geçmeye başladı. Ya da geçtiğini algılayama başladık. Sanki bunlar yazılı olmayan topluma kabul edilme kurallarıymış gibi; eğer bu şekilde giyinip , davranıp , düşünüp vücudumuzu şekillendirmezsek kabul görmeyecekmişiz gibi algılamaya başladık.
Düşünme ve giyim kuşam konularını biraz arka plana atıp daha çok bedenin kurgulanışını ele alıp bu şekilde ilerleme ve irdeleme üzerine yoğunlaşacağım biraz. Örneğin son on yıllık dilimde özellikle sosyal medya hesaplarının kullanımıyla -ilk olarak Facebook, sonra Twitter ve en son da Instagram - beden üzerinde ve etkileri ve de etkilenmelerinden bahsedeceğim.
İlk olarak Facebook’un zamanla yaygınlaşmasıyla , görsel olarak ortak bir kalıba bir şekle girmeye başladık. Erkekler daha kaslı vücutlar ve beğenilen saç-sakal modelleri ile - vücut kıllarının istenmeyen kıllar olarak lanse edilmesi anlayışıyla - lazer epilasyon ya da bu imkâna ulaşamayanlar da traş bıçağı veya ağda gibi ilkel yöntemlerle olsa bile istenmeyen kıllardan kurtulmaya başladı.
Elbette bunlar birden; günler, aylar içinde olmadı. Zamanla televizyon ve internetin diğer kanalları aracılığıyla da desteklenerek aşama aşama ,alt yapısı hazırlanıp, zamanla oluşmaya başladı. Dergilerdeki erkek oyuncular ve modeller , TV dizilerindeki oyuncular , şarkı kliplerindeki modeller , reklamlardaki aktrisler vb. görsel iki boyutlu ve üç boyutlu medya araçları aracılığıyla yıllar önce başlayan bir sürecin bu günkü sonucunun daha hızlı ve kısa sürede sonuç alınması diyebiliriz.
Tv’den örnek verecek olursam İngiliz yapımı 2011’de yayınlanmaya başlayan Black Mirror isimli dizinin 3. Sezonun 1. Bölümü olan Nosedive (Dibe Vuruş)’de sosyal medya hesaplarının kullanımına yönelik keskin bir eleştiri var. Şöyle ki ; bahsi geçen dizinin bahsi geçen bölümünde kadın baş rolün beğeni almak için bir yerlere gidip yer bildirimi yapması, fotoğraflarının beğenilme sayısı yüksek olanlarla iletişim kurması , düşük olanlarla -farkında olmadan – iletişim kurduktan sonra onun da beğenilme sayısının birden düşmesi vb. çok da yabancısı olmadığımız olaylar zinciri gerçekleşmekte.
Yine başka bir örnek verecek olursam sosyal medya eleştirileri yüzünden son zamanlarda özellikle kadın kullanıcılar tarafından önceye nazaran daha çok – özellikle yüzde- estetik cerrahi operasyon gerçekleşmekte. Yüzün belli bölümlerinde en çok da direk fotoğrafın , yani beğenilme koşulunun , en çok fark yaratan bölgesi olan burna yönelik, operasyonlar yapılmakta.
Aslında bunun temeli çok çok eskiye dayandırılabilir. Söz gelimi ; Johann Wolfgang von Goethe’nin Genç Werther’in Acıları isimli romanı Almanya’da , basıldıktan sonra ; o dönemin genç nüfusu romanın baş karakteri olan Werther gibi giyinmeye, onun betimlenen yürüyüşü, davranışları ve ruh haline bürünmeye başlamış; hatta romandan oldukça etkilenenler olmuş ve intihar edenler bile olmuştur. Bundan şu sonuca ulaşmak mümkün , günümüz şartlarında olan etkilenmelerin ve buna göre şekillenen , kurgulanan bedenimizin , düşüncelerimizin ve giyim kuşam tarzımızın yeni bir kavram sonucu değil de asırlar öncesine dayanan bir temeli olan moda kavramının sadece günümüz teknolojisinin ulaştığı hız sayesinde daha kolay ve daha hızlı bir şekilde karşımıza çıkıp kısa sürede sonuçlanmasıdır. Önceden daha kısıtlı bir çevrede lokal bir etki bırakan akımlar -örneğin Paris modası, Alman stili vb.- günümüzde o lokallikten kurtulup evrensel boyutlara ulaşmakta ve kısa sürede internetin ulaşabildiği her yere ulaşmaktadır.
Sosyal medya hesaplarında , sosyal medya fenomenlerinin , takipçi sayısı çok olan diğer – fenomen olamamış -kullanıcıların vb. düşünce tarzları , konuşma tarzları, görünümleri, giyim kuşamları , hitap şekilleri adeta birer akım oluşturmuş; söyledikleri ve eyledikleri her şey hiç sorgulanmadan temel kabuller haline gelmiş ve uygulama bulmuştur. Toplumda bir bireyin giyim kuşam tarzına , üslubuna , tavrına, yürüme şekline , vücuduna veya onu temsil eden herhangi bir şeye baktığımızda kimden ,neyden , nerden , ne şekilde etkilenmiş olduğunun anında farkına varabilmemiz , artık sosyal medyanın yaşamımıza ne denli müdahale edebilecek kadar güçlü hale gelmiş olduğunun ayırdına varabiliriz. Söz gelimi A.B. isimli bir Twitter fenomeninin :’’ Şöyle giyinmeyen biri de ben kadınım erkeğim demesin.’’ Ya da :’’ Kızlar şöyle giyinmek -bir fotoğrafla birlikte bu tweeti atıp- çok mu zor gerçekten ?’’ tarzında gönderiler paylaşıp onun üzerinden bir kitleyi etkilemesi oldukça şaşırtıcı bir şekilde hızla yayılıp hemen akabinde o belirtilen tarzda giyinen birilerinin varlığının toplumda yer bulması aslında sosyal medyanın ne denli güçlü bir etkiye, güce sahip olduğunu gösterir. Bu güç zamanla bireylerde her yerde , herkesçe izleniyormuş gibi bir etki uyandırmakta ; dışarıya çıkarken aynanın karşısında geçirilen zaman uzamakta ve bu da psikolojik olarak bireyi hep kendini birilerine beğendirme çabası gütmesine neden olmaktadır.
Dostoyevski’nin Yer Altından Notlar isimli kitabının baş karakteri ; memurluk yaptığı ofiste ondan daha kötü görünümlülerin olmasına rağmen kendisini hep izleniyormuş gibi başkalarıyla karşılaştırır ve kendisinden statü olarak yüksekte olan bir subayla aralarında geçen bir münakaşadan ötürü sürekli kendini o alt statüden subaya erişecek statüye almak uğruna kazandığı aylık memuriyet gelirinin büyük bir kısmıyla bir palto alır ve sürekli olarak subayın geçeceği güzergahları kullanarak onunla karşılaşıp ona omuz atmak için zaman kollar. Hep başkalarınca izlenme olgusu çok daha öncesinden fark edilmiş bir kavramdır.
M. Foucault’nun Hapishanenin Doğuşu isimli kitabında bu konu daha detaylıca irdelenmiş olmakla birlikte kitapta ,Jeremy Bentham’ın tasarladığı(1785) panoptikon isimli hapishane inşa modelinin – ortada bir gözlemci kulesi olan ve tek bir merkezden kontrol edilen , daha az sayıda gözetim görevlisi gerektiren – bireysel ve toplumsal olarak ne denli kontrol altına alıcı bir güce sahip olduğu anlatılır. Sosyal medya hesaplarını günümüz panoptikon modeline benzetebiliriz. Küçük bir ekranı ve ön kamerası olan sürekli bizi izleyen bir izleyicimiz olduğunun farkında olup ona göre davranıyoruz.
Yine G. Orwell’ın 1984 isimli kitabında herkesin evinde olan televizyonların ön kısmında bir izleme birimi olduğu ve bu izleme biriminin açık olduğu saatlerde insanların ne denli dikkatli davranıp , hareketlerini kısıtladığı sık sık irdelenmiştir. Bütün bu örneklere aynı mercekle bakmak gerekirse tarihin derinliklerinden gelen izlenme, izlendiğinin farkında olma ve buna göre davranma , şekillenme ,biçimlenme ve biçimlendirme eylemlerinin bugün daha tek ve kolay ulaşılan bir cihaz aracılığıyla ,akıllı telefonlar ve bunlar vasıtasıyla kullanılan sosyal medya hesapları, kısa sürede etkime potansiyelinin farkına varılmış ve bunun sonucunda da bu güç hızlı bir şekilde kullanılmaya başlanmış.
Yine başka bir şekilde örneklemek gerekirse ; cinsellik düzeninin bugünkü şekliyle oluşturulmadığı ve cinsel farklılıkların tüm evreni düzenleyen karşıtlıklar bütününe gömülü olarak kaldığı bir evrende , cinsel atıflar ve eylemler antropolojik ve kozmolojik belirlenimlerle yüklüdür. Bunları cinsel kategorinin kendi anlamı doğrultusunda düşünürsek derin anlamını yanlış yorumlamaya mahkûm oluruz. Evrensel uygulama alanı bulan bu düşünce şemaları , doğanın nesnelliğe kazınmış farklılıkları olarak ayrıklıklar ve ayırt edici özellikler olarak tescil edilirler (bedensel meselede olduğu gibi ) ve onların varoluşuna katkıda bulundukları gibi , onları aynı zamanda tümü doğalmış gibi görünen bir farklılıklar sistemine de kazır ; öyle ki , ortaya çıkartılan beklentiler dünyanın akışıyla , biyolojik ve özellikle de kozmik döngülerle aralıksız olarak onanır. Yani cinsiyet olarak sınır oluşturan ayrışma modernleşme ile birlikte ortadan kalkmaya doğru gidiyor ve ortak bir beden ekseni ortaya çıkmaya başlıyor. Artık kadın -erkek gibi bir cinsi ayrışmadan ziyade tek bir karma cins ortaya çıkmış ve bunun pratikteki karşılığı da zamanla kadın ya erkek olarak tanımlayamayacağımız ortak bir beden görüntüsü sunmuş. Bunu gerek görünüşle gerekse de görünüşü etkileyen aksesuarların, giysilerin , makyaj vb. diğer etkenlerin unisex gibi bir kavramla cinsiyetsizleşmesiyle karşımızda buluyoruz.
Sosyal medya bedeni hem görünüm bakımından hem de hissedilen ve hissettirilen bağlamında şekillendirmekte ve yeniden kurgulamakta. Bu tür hesapları kullanmayan biriyle kullanan birinin arasındaki farklar hemen anlaşılabilecek denli açıktır.
İrdelemeye çalıştığım ve örneklerle , etkileşimlerle , günümüze gelene kadarki süreci de dahil ederek toparlayacak olursam ; beden önce doğdu, zamanla belli başlı ideoloji,inanç,fikir vb. olgularla şekillendi. Dinler, fikirler kendine inananları bir kalıba sokmuştu zaten. Örneğin İslam’a inanan birinin sakal bırakması, komünist ideolojiye sahip birinin favorilerini uzatması, bazı dinlere mensup bireylerin saçlarını uzatması vb. durumlar bunun sonuçlarıydı. Günümüzde ise bu durumu toptan kontrol eden bir mekanizma oluştu(ruldu).Sosyal medya aslında hiçbir şeye tabii olmayan ve her şeye tabii olan bir mürit kitlesini doğurdu. Sosyal medya kullanıcıları akımlar oluşturdu. Artık kimin nerde ne yaptığını , ne ile ilgilendiğini , nasıl göründüğünü biliyoruz.
Birçok psikolojik problem de bu kendini sürekli göz altında hissetme durumundan doğmuştur. Artık kendimizin de nasıl görünmesi gerektiğini bizden daha iyi bilenler var. Bu nedenle bazı kişisel davranış bozuklukları, çift karakterlilik, gerçekte farklı sosyal medyada farklı algılanmalar, davranmalar vb. ortaya çıkmıştır. Beatriz Colomina’ya göre sosyal medyanın temeli sayılan fotoğrafın ortaya çıkıp yayılmasıyla birlikte psikanaliz gelişmiştir. Daha doğrusu fotoğrafın keşfiyle psikanalizin ortaya çıkışı aynı zaman dilimine tekabül eder. Elbette, tamamen buna bağlamak yersiz görülebilir, ama hiçbir etkisinin olmadığını iddia etmek de bir o kadar yersizdir.