EKONOMİK SORUNLARIN GERÇEK YÜZÜ

PAYLAŞ
TAKİP ET Google News ile Takip Et
Artı Siirt Haber -

İnsan gibi gelişkin akıl ve tecrübe sahibi bir varlığın yaman ekonomik sorunları, hatta işsizlik gibi yüz kızartan durumlar nasıl yaşanıyor? Doğada insan zekasının üzerinde çalışıp iş haline getiremeyeceği ne olabilir? Sorun kesinlikle ne doğal işleyiştedir, ne de çevreyle ilgilidir. İnsanın zalim kurdu kendi içindedir. Her ekonomik sorun, başta işsizlik, toplumun sermayeleştirilmesiyle bağlantılıdır. Zengin, refah içinde toplum düşünülebilir. Ahlak ve politika buna açıktır. Ancak toplum ihtiyaç ve işsizlik içinde kıvranırken, etrafta zenginlik ve sermayeden bahsetmek, suç olmanın ötesinde toplumsal kırımla ilgili olmalıdır. Uygarlığı bizzat sorun yumağının kendisi olarak tanımlamak, sermaye tekeline dayanmasından ötürüdür. Sanayicilik toplumun ve çevrenin sırtından bir vurgun olduğu, ekolojik sorunlardan ötürü giderek açığa çıkmaktadır. Günümüzde işletme yöneticilerinin ve usta işçilerin toplumun en ayrıcalıklı kesimi haline geldiğini, bunun karşılığının çığ gibi büyüyen işsizlik olduğunu hangi bilgi ve izan sahibi inkar edebilir? Gelişmiş endüstri katmanları, tekelci ticaret ve finansal kesimler, yani sermaye tekelleri ‘çok hisseli ortaklık’ projeleriyle işçi kavramını iyice anlamsızlaştırmışlardır. İşçinin giderek sermaye tekelini topluma bağlayan kayış rolüne indirgendiğini görmek önemlidir. Kapitalizm bir toplum biçimi değildir. Toplumun üzerinde artık-değer sızdıran, ekonomiyi kurutan, işsizliği doğuran, devlet ve iktidarla kaynaşıp güçlü ideolojik hegemonya araçlarını kullanan geniş bir örgüttür. Orta boy sanayici, tüccar ve tarımcıyı kapitalist saymamak gerekir. Bunlar büyük ölçüde gerçek ekonomik ihtiyaçlar için olup, sermaye tarafından çok yönlü kıskaca alınsalar da, üretim yapmaya çalışan toplumsal kesimlerdir. Çeşitli meslek sahipleri de kapitalist sayılmaz. Tavizci kesim dışındaki tüm işçiler, köylüler, öğrenciler, memurlar, zanaatkarlar, çocuklar, kadınlar toplumun belkemiğini oluştururlar. Günümüzde çığ gibi büyüyen işsizliği sermayenin ucuz işçi, esnek işçi yaratmak için geliştirdiğini söylemek çok yanlış olmaz. Gerçeğin bir yönü bu olmakla birlikte, asıl nedeni sermayenin toplumu kar peşinde koşturan faaliyetlere bağlanmasıdır. Kar-sermaye için faaliyet kesinlikle toplumun temel ihtiyaçlarıyla örtüşmez. Eğer toplumun doyurulması için yapılan üretim kar getirmiyorsa, toplumun açlık ve yoksulluktan kırılması “nitekim günümüzde milyonlarca insan bu durumdadır” sermayenin umurunda bile değildir. Eldeki sermaye miktarı biraz tarıma yatırılsa asla açlık sorunu kalmaz ve olmaz. Ama tam tersine, sermaye tarımı sürekli boşaltıyor, bozuyor. Bunun nedeni tarımda kar oranının ya hiç olmaması ya da çok düşük olmasıdır. Paradan dev miktarda para kazanılırken, hiçbir sermayedar tarımı düşünmez. Eskiden devlet tekel olarak tarıma çok yardım yapardı. Ama karşılığını da ürün veya para-vergi olarak alırdı. Şimdiki sermaye piyasaları bu yönlü devlet faaliyetlerini de anlamsızlaştırmışlardır. Sermayenin toplumun ana gövdesini giderek işsiz ve yoksul bırakması günlük, geçici politikalar yüzünden değil, yapısal karakteri nedeniyledir. Çok ucuza çalışmak istense de toplumdaki işsizliğin çözülemeyeceği sıradan bir gözlemle anlaşılabilir. Artık-değer üzerine kurulu karlılık politikaları ve sistemi ortadan kalkmadan, toplumun işsizlikten ve yoksulluktan kurtulamayacağını iyi bilmek gerekir. Kar amaçlamayan bir üretim hamlesi planlansa, günümüz ölçülerinde milyonlarca insanı rahatlıkla besleyebilecek ve üzerine fazla bırakacak bu ovaları ve insanlarının tek ihtiyacı sermayenin çalıştırmayan eli değil, tersine işsizliğin, açlığın ve yoksulluğun tek nedeni olan bu elin (özel veya devlet eliyle olması hiç fark etmez) yakasını bırakmasıdır. İhtiyaç duyulan tek şey, gerçek emekçi eliyle toprağın buluşmasıdır; buna fırsat yaratacak toplumsal zihniyet devriminin gerçekleştirilmesidir; toplumsal ahlak ve politikanın tekrar temel dokular, organlar olarak işlevine kavuşmasıdır; demokratik siyasetin bu nedenlerle dört elle ve gözle gerçek beyinlerle görevine koşmasıdır.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN