Şimdi biraz beyin fırtınası yapalım.
Geçen senelere bakıldığında yani çok eski zamanlara bakıldığında bizlere normal gelmeyen ve hafızamızdan çıkmayan olaylar yaşanırdı.
Enflasyon yüksek olduğunda ve esnaf kendini çeviremez duruma geldiğinde kasa fırlatma olayı vardı ya,hala hafızamızda kendi yerini koruyor.
Rahmetli Kemal Sunal filminde bir sahne vardı ya zam gene zam gene zam diye diye oynadığı sahne hala dipdiri.
Günümüze bakıldığında her hangi bir durumu yada olayı bir hafta hafızamızda yerini alamıyor ve her şey hemencecik normal gelebiliyor.Normal gelmemesi gereken şeyler “artık ne yapalım bize müstahak”deyip de geçiştirenler de yok değil.Halbuki hafıza nedir bir bakalım hatırlayalım
- Hafıza, bilgilerin ve deneyimlerin ve duyguların kaydedildiği bölümlerin olduğu yerin ismidir .
- İnsanlar herhangi bir sağlık problemi olmadığı sürece bu yeteneğe doğuştan sahiptirler.
- Genetik olarak hafızanın bazı insanlarda diğerlerine göre daha güçlü olduğu bir kanıtlanmış bir gerçektir ancak hafıza, geliştirilebilir bir bölümdür.”
Aklımdan çıkmayan bir söz vardı burada tam olarak söylemek istediğimi daha iyi anlatabileceğim sözü bırakıyorum.
Dünyanın en konforlu hayatı inanmaktır.
Yani diyor ki sorgulama,araştırma,irdeleme ve hayatından memnun ol
Ya bizler sadece olan bitenleri hafızamıza koymak yerine konforu arıyoruz.
Ya da gerçekten olan bitenlere alıştık.
Eğer alışmış isek ne olursa olsun “zaten belliydi böyle olacağı” deyip geçiştirdik.
Olacağına vardırmaya galiba biz alıştırdık.
Aman aman deyip alıştık.
Zaman zaman deyip alıştık.
Araştırmaya zaman mı bulamadık yoksa araştırmak için yer mi mekan mı ?
İşimiz aşımız yerinde ise bize ne ondan bundan diyerek alıştık. Bir toplumun okuyup geçenlere değil, okuyup düşünenlere ihtiyacı var! deyip bitirmek istiyorum.
Saygılarım ile…
